İnsanlık Vasıfları Anlamlandırma

İnsan, çevresinde olan biten, meydana gelen, yaşanan şeylerden kendini soyutlayarak yani kısaca kendisine rahatsızlık verecek hislerden kurtulma yoluna giderek, tabiri caizse suya sabuna dokunmadan müstakil bir yaşam sürdürmeye çalışması, insanın vasfını nasıl bir hakikate doğru götürür?
Bu soyutlama yüzünden insan, kendi insani vasıflarını yitirmez mi?
Böyle bir yaşam, insan vasfını yitirme iddiası değilse nedir?
Bu sorular başka soruları da doğurur:
Örneğin, toplum olmadan insan tek başına nasıl bir varlık?
İnsan, toplum olmadan anlamlandırılabilecek bir hayat yaşayabilir mi?
Bu soruların cevapları kişiden kişiye, toplumdan topluma değişiklik gösterse de genel kanı toplum olmadan insanın tek başına yeterli, anlamlı bir hayatın yaşamayacağı düşüncesindedir.
Örneğin tek başınıza kimsenin göremeyeceği bir ıssız adada yaşıyorsunuz. Bu ıssız adada, en karmaşık bilimsel ve felsefesi şeyler üretebilirsiniz, ruhu okşayan, hayrete düşüren muhteşem sanat eserleri meydana getirebilirsiniz, dünyanın en estetik-çekici fiziğine sahip olabilirsiniz, zekânız ve beyniniz inanılmaz atılımlar peşinde olabilir, kitaplar yazabilir-okuyabilir ve fikirlerinizi en yüksek şekilde haykırabilirsiniz ancak bütün bunları takdir eden, doğrulayan, alkışlayan, faydasını göre, eleştiren veya yuhalayan birileri yoksa bütün bu yaptıklarınızın nasıl bir değeri ve anlamı olabilir?
Ezcümle bütün bunlar ancak toplumla bir anlam bulabilir. Toplum insana hayatın anlamı ve varlığın mahiyetini vermez ama toplum hayatın anlamı ve varlığın mahiyeti konusunda insana kaliteyi, sorumluluk duygusunu, paylaşmayı, dayanışmayı, hayatın içerisinde yaptıklarını çek etmeyi sağlar. Bütün bunlardan dolayı en başta dile getirdiğimiz gibi insan çevresinden kendisi soyutlayarak olan bitene karşı kayıtsız duyarsız olmamak gerekir. Duyarsız-kayıtsız kalırsa insani vasıflarını kaybeder!
İnsan, sosyal bir varlık olarak doğası gereği çevresiyle etkileşim içinde yaşamaktadır. İnsanın ruhsal, psikolojik ve fiziksel sağlığı için sosyal ilişkiler ve etkileşimler oldukça önemlidir. Sürekli sosyal çevreden soyutlanma, yalnızlık ve izolasyon, menfaat ve çıkara dayalı duyguların peşinde olan insanların ruhsal sağlık durumlarında dahi olumsuz etkiler meydana gelir. Toplumun ve insanın sorunlarına bigâne kalmamak gerekir. Çünkü toplum aynı zamanda bizleri ahlaki bir yapıya doğru evirir ve ahlaki yargılar oluşturmamızı sağlar.
Bilindiği gibi ahlaki yargı, bir durum, olay, eylem veya karakter hakkında ahlaki değer ve ilkeler çerçevesinde bizlere değerlendirme yapma şansını verir. Çünkü ahlaki yargılar, “doğru” ya da “yanlış”, “iyi” ya da “kötü” gibi kategorilere dayanarak bir durumun ahlaki boyutunu ortaya koyar. Bu tür yargılar, bireylerin veya toplumların etik normlarına, kültürel değerlerine ve kişisel inançlarına göre biçimlenir.
Örneğin:
Eylem yargıları ile belirli bir eylemin (misal, yalan söylemek, hırsızlık yapmak) ahlaki olarak iyi veya kötü olup olmadığına bakarız.
Karakter yargıları ile kişinin karakterini (özellikle erdemler ve kötü davranışlar açısından) değerlendirir. Örneğin, bir kişinin dürüstlüğü veya bencilliği hakkında yapılan değerlendirmelerdir.
Durum yargıları ile belirli bir durumun (örneğin, savaş, adalet, eşitlik gibi) ahlaki açıdan değerlendirilmesini sağlar.
Toplumsal normlar ise toplumun ahlaki standartlarına göre bir davranışın veya durumun değerlendirilmesi yapar.
Kısaca ahlaki yargılar, bireyin veya toplumun etik anlayışlarını, inanışlarını ve dünya görüşlerini yansıtır. Ve biz bu ahlaki yargılar ile insani ve vicdani duygu, düşünce ve hayatımızı bir anlam üzerine koyarız.
İnsanın sahip olduğu değerleri, ahlaki prensipleri, sosyal davranışları ve insani nitelikleri üzerine düşünme, bu nitelikleri değerlendirme ve bunlarla ilgili anlamlar oluşturma sürecini ancak insanlık vasıfları anlamlandırma ile oluşabilir. Bu süreçte, kişiler kendilerini ve başkalarını anlama, toplumsal ilişkilerini ve etik sorumluluklarını gözden geçirme açısından önemlidir. Çünkü insanlık vasıfları, empati, adalet, sevgiyi paylaşma, hoşgörü, dürüstlük gibi unsurları bünyesinde barındırır. Bu anlamlandırma, bu vasıfların bireyin kendisi ve toplumların vaziyeti üzerindeki etkilerini, nasıl geliştiğini ve hangi koşullarda daha belirgin hale geldiği görülür. Aynı zamanda, kültürel, toplumsal ve bireysel farklılıkların bu vasıfların algılanışı ve uygulanışı üzerindeki yansımalarını da kapsar.
Sonuç olarak, insanlık vasıfları anlamlandırma; insan olmanın ne anlama geldiğini, bu niteliklerin bireylerin ve toplumların yaşamındaki yerini araştırma ve bu konudaki anlayışı derinleştirme çabasıdır. Bu vasıfları ancak toplumla entegre, toplumsal sorunlara duyarlı, sorumluluk bilincine sahip olduğumuzda test edip elde edebiliriz. Bu yüzden sorunların üstesinden gelmenin çabası içinde olmak önemlidir.