Doğrulama Kuralı
Gün içinde beynimizden geçen düşünce sayısı kaç dersiniz? Araştırma sonuçları 50.000 üzerinde olduğunu söylüyor. İnanılmaz değil mi? Ne kadar ardı sıra ve bitmez gibi. Bu şekilde anlatınca hangi birini yönetsin ki insan! Hangi birini yakalasın ki! Birini tutsam diğeri mutlaka kaçar diyesi geldi değil mi hepinizin?
Hepsini yakalama gibi amacımız yok, hepsini olumluya çevirme gibi bir rotamız da yok elbette. Fakat “Düşüncelerimizin Duygularımız ile Bağlantısı” artık kesinleşen bir tanım. İspatlanmış ve son yıllardaki kişisel gelişim alanındaki açıklama ve vurgularda sürekli dile getirilen bir tanım.
Nedir bu DOĞRULAMA KURALI peki. Zihninizden geçen olumlu ya da olumsuz düşüncelerin olacağına fazlasıyla inandığınızda o düşüncenin bir müddet sonra gerçekleşmesidir. İşte bu doğrulama kuralıdır. Doğrulama kuralı zihnimizden geçirdiğimiz düşüncelerin, olma ihtimalini doğrulamak ve bunun hayatımızın gerçeği olduğuna inanmaktır. Bu düşünceleri sürekli zihin merkezine de taşıyan genelde duygularımızdır.
Ne demiştik, düşüncelerimiz duygularımızla bağlantılıdır. Özellikle de bastırılan duygular bilinçdışı (bilinçaltı) sandığına atılır. Bu duyguların sıkışmışlığı, zihnimize düşünceler olarak yansır. Malum zihin boş kalamaz. Kaldığı an sandığını açar, bir bir havalandırır. Sandığa kapatılanları görmezden geldiğimiz için, aslında unutma beni der gibi kendilerini göstermeye çalışırlar bilinçdışı sayesinde. Duygularımızın üstünü örtmek, konuyu temizlemek silmek değildir, tam tersine daha da derine gömmektir. Yani bedenimize.
Duygularımız inançlarımızla güçlenir, beslenir. Baktığımızda “düşünceler/duygular/inançlar” sisteminin nasıl bir birlik içinde oldurduğunu ve hayatımızı yönettiğini anlamalıyız. Aynı zamanda zihnin düşünceler yoluyla gönderdiği enerjetik sinyaller aracılığıyla hayatımızda çekim gücü oluşturur.Bu konuya birkaç örnek verelim ve pekiştirelim:
Yaralı duygunu bastırırsan, herkes seni yaralar acıtır düşünceleriyle boğulursun ya da beni yaralayabilirsin ben zaten yaralıyım sinyali gönderirsin ve seni yaralayacak insanları çekersin,
Şansın sana hiçbir zaman gülmeyeceğine inanırsan, şansız olduğun düşüncelerinle dolarsın ve evrensel anlamda şansını tersi yönde işletirsin, olacağı varsa da önünü kesersin,
Fakir nerde bulmuş ki parayı rahatlığı düşüncesinde olur ve inancını yaşarsan kıtlık bilinciyle dolu düşüncelerde dolanırsın ve fakirliğin hayatının gerçeği olarak varlığını sürdürür,
Başıma gelenleri hâlâ hazmedemedim duygularındaysan ve ben bunları hak etmemiştim inancındaysan, benzer olaylara ve bunu yapacak kişilere davetiye çıkartır, yetmezmiş gibi bir de sindiremediğin için sindirim sistemini bozarsın. Neden mi bedeninin en derinlerine gömdün de ondan.
Daha bunun gibi nice örnekler sıralamak mümkün tabi. Siz bu örnekleri kendi hayatınız üzerinden bir değerlendirin bakalım. Hatta hangi inanç yapılarınız var olumsuz yönde, mümkünse listeleyin. Hatta dilinize dolamanız gereken inançları da listeleyin lütfen. Şimdi bunları bildik öğrendik te, ne yapacağız o zaman? diyorsunuz duyuyorum. Listeyi neden hazırlattım sanıyorsunuz. Öncelikle şu 2 maddeyi amaç edinin;
Hazırladığın OLUMSUZ listenden her hafta 1 tane olumsuz bir düşünceni seç ve onu doğrulamayı bırak. Yani diline dolama, zihnine geldiğinde farkında ol ve durdur onu, hatta tersi düşünceye geç,
Hazırladığın OLUMLU listenden Her hafta 1 tane olumlu düşünce seç ve onun olacağına inanmayı dene, bu olursa neler olur düşüncesinde ol, hatta mümkünse de dillendir.
Her şey bize bağlı sevgili Can’lar. Bu aynı zamanda farkındalıkla yaşamanın adımlarından birisidir. Ya inandığımız düşüncelerin duyguların esiri olarak hayata küskün yaşamayı seçeceğiz, ya da hayatımızı değiştirme cesareti gösterip, adım atıp yaşamın ışıltısını yakalayacağız. Bunları biliyorum deyip geçmeyin eminim ki bu tür yazılar bilgiler okudunuz, ee öyleyse uygulamaya alın. Bilmek başka, bildiğini hayata geçirmek başka. Doğruyu bilmek başka, doğru yaşamak başka. Denemeden,çalışmadan,gayret göstermeden hayatın güzel günlerini beklemek kocaman bir yalandır. Bu uygulamalar AN’ı yaşamak dediğimiz ve aynı zamanda gelecek/geçmişten bağımsızlaşmanın da adımıdır.
Adımların büyüklüğü küçüklüğü önemli değil, sürekliliği önemlidir. Şimdi hayatınıza, düşüncelerinize sahip çıkmakla başlayın!
AYFER ÖZDEMİR
Uluslararası Nlp ve Profesyonel Yaşam Koçu
Bilinçaltı ve Kişisel Gelişim Uzmanı
Astroloji Danışmanı