Ali Galip AKYILDIRIMYazarlarımız

“Dalgalar En Çok Yaladıkları Duvarı Yıkar”

(Danışmanlarının kurbanı olan Mao’nun ülkesinde açlıktan ölen Çinliler vakası ve ülkemiz gerçeği)

1949 yılında komünist devrimi gerçekleştirerek Çin’in başına gelen Mao Zedung, ülkedeki ekonomik gelişimin hızını yavaş bulmaktadır. Bu nedenle, 1958 yılında, en hırslı politikası olan ve Çin’i 15 yılda batılı devletlerin endüstriyel seviyelerine taşıyacağını düşündüğü “İleriye Doğru Büyük Sıçrama” adlı projesini hayata geçirdi.

1958 yılında uygulanmaya başlanan bu genel politikanın bir altı “tarım politikaları” ile ilgilidir. Tarımı geliştirebilmek amacıyla hükümet dört zararlı canlı türünün, tarıma zarar verdikleri gerekçesiyle, soyunun kurutulması projesiydi.

Hükümet ve danışmanların emriyle tarımın gelişmesi için karasinek, sivrisinek, fare ve serçelerin yok edilmesi kararı verildi.

Projenin hayata geçirilmesiyle  “Serçelere Hücum Hareketi” veya “Serçelerin Soyunu Tüketme Hareketi” adı altında Çin halkı, diğer zararlı kabul edilen türlerle beraber, yaklaşık iki yıl boyunca ülkede buldukları tüm serçeleri öldürerek yok ettiler.

1960 baharı geldiğinde tarlaları zararlı böceklerin bastığını, ekili alanların böcekler tarafından yok edildiğini yaşayarak gördüler.

Çin lideri Mao danışmanları tarafından yanıltıldığını ve verilen kararın ne kadar büyük hatalara neden olduğunu anladı. Çünkü öldürülen serçelerin böcekleri yiyerek aslında faydalı olduğunu öğrenmişti.

Öldürülen iki milyar serçeden sonra Mao serçeleri ‘düşmanlar’ listesinden çıkardı.

Fakat artık çok geçti

Çünkü ülkede zararlı böcekleri yemesi beklenen serçelerin soyları neredeyse tükenmişti.

Ekolojinin alt üst olması ve tarlaların zarar görmesiyle üç yıl sürecek Büyük Kıtlık başladı.

Halk perişandı. Acil destekleme kararları aldılar ve ülke genelinde özellikle de kıtlığın daha ağır geçtiği bölgelerde önlemlerin alınmasını istedi.

Tüm danışmanları sadakatle (!) “tamam” diyerek sözde işin takipçisi oldular. Çünkü hiç birisi kıtlık olan bölgeler gitmeyip orada ki hükümet görevlilerinden bilgi alıyorlardı. Kıtlık bölgelerinde ki hükümet görevlileri de başarısız duruma düşmemek için “her şeyin yolunda olduğunu, halkın gayet rahat geçindiğini, herhangi bir açlığın söz konusu olmadığını” rapor ediyorlardı.

Mao ülkesinde işlerin yolunda gittiğini düşündükçe ülke genelinde sadece açlıktan ölen 20 milyon Çinliden habersizdi.

Ta ki yabancı ülke temsilcilerinin “halkın açlıktan ölüyor” telgrafları çekerek milyonlarca Çinlinin öldüğünü söylemesine kadar..

Mao zaman kaybetmeden kendisine söylenen bölgelere ziyaretler düzenleyip acı gerçeği gözleriyle görünce bir kez daha aldatılmayı içine sindiremedi.

Kendisini yanıltan danışmanların akıbetini yazmaya gerek yok!

Yaşanmış bu ibretlik olayın her devlet adamının mutlaka bilmesi gerekmektedir.

Çünkü hiçbir şey ne raporlarda yazıldığı gibidir, ne de vicdansız danışmanların ve bürokratların anlattığı gibidir.

İsterim ki şu zor günlerde ülkeyi yöneten liderin ülke gerçeklerini gözleriyle görmesidir.

Yandaş medyada yer alan haberlerin hiç birinin doğruyu yansıtmadığını,

Şu an sefalet içine olan insanlarımızdan yönetenlerin habersiz olduğunu,

Emeklilerin eczanelerden ilaçlarını alamadıklarını, yüzlerce ilacın SGK ödemesinin dışına çıkarıldığını, Kronik hastalığı olanların sürekli kullandıkları ilaçlarını yazdırmak için Aile Hekimleri dışında uzman doktorlara yönlendirilmelerin tam bir zulüm olduğunun,

Bu ülkenin refah zamanında kaymağını yiyen elektrik, doğalgaz, telefon gibi hizmet sektörlerinin vatandaşı gözetmediğini,

Petrole gelen zamların her haneyi yangın yerine çevirdiğinin bilinmediği,

İnsanlarımızın kışın donmamak ve doymak için nasıl çaresiz kaldıklarının ve seslerinin duyulmadığını,

Esnafın bittiğini, işsizliğin patladığını, İnsanların evine bir ekmek dahi götüremediğini gözleriyle görmesi gerekmektedir.

Ben, ülkeyi yöneten liderin, gazeteler tarafından, o gazetelerin beslenen köşe yazarları tarafından, çok maaşlı danışmanları tarafından, çok maaşlı bürokratları tarafından aldatıldığını düşünüyorum. Çünkü ülkede halkın durumu içler acısı. Yokluk ve yoksulluk kasıp kavuruyor. Marketlerin ürün dolu olması halkın o ürünleri aldığı ve doyduğu anlamı taşımamaktadır. Ülkemiz insanı için o ürünler sadece seyirliktir haberiniz olsun.

Unutulmamalıdır ki “dalgalar en çok yaladıkları duvarı yıkar.”

Ali Galip AKYILDIRIM

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site reCAPTCHA ve Google tarafından korunmaktadır Gizlilik Politikası ve Kullanım Şartları uygula.

The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu