“Bir Yanımız Bahar Bahçe..”
Ülkenin her yanı açlık, sefalet, işsizlik kokarken,
Milyonlarca insan, sabırla hala “güzel günleri” beklemekte!
Böylesine tarihi bir sefalete karşılık, iktidarın tek yaptığı tribünlere oynamak ve siyaset yapmak! Ülke insanlarını boş kaşıkla beslemek…
İktidarın tek bildiği eli kolu bağlı muhalefete çakmak, basını susturmak, ona buna bağırmak..
Bu zalim sistem, gururlu insanlarını bile dilenci yaptı. İnsanlarını çöpten beslenmeye mahkûm etti.
Çünkü ülkenin bir yanı çiçek açarken diğer yanı yaprak dökmekte..
Bir şarkıda olduğu gibi..
“Yaprak döker, bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe”
Bir yanı lale devrini yaşarken diğere yanı “haline şükret” denilerek uyutulmakta.
Diyanet fakirliğin güzel bir şey olduğunu her vesileyle fakir insanların beynine işlemekte, açlığın çaresinin cennette çözüleceğine insanları inandırmaktadır. Kısacası diyor ki “mutlu olmak için kendinden iyi durumda olanlara değil, kendinden daha kötü durumda olanlara bak ve haline şükret ki cennete istediğin nimetlere kavuşabilesin.” Ve bunu diyenler “bir eli yağda bir eli balda” misali yaşayanlardır.. Elinde kılıç fetva verenlerdir. Yeter ki haramzadelerin, kul hakkı yiyenlerin, helal haram demeden malı götürenlerin düzeni bozulmasın.
Oysaki doğmamış çocukların bile hakkıdır doymak. Ve o çocukları doğuracak anaların hakkıdır insan gibi yaşamak.
Ama ne yazık ki bu ülkede o çocukların ve annelerin hayalleri bile yağmalanmıştır.
Ülkenin her yanı açlık kokuyor, sefalet kokuyor, işsizlik kol geziyor.
Gençler umutsuz, gençler mutsuz gençler işsiz..
Milyonlarca insan, sosyal yardım bekliyor; doymak için, kış geldiğinde donmamak için.
Böylesine tarihi bir sefalete karşılık, hayatımız sadece içi boş siyasi söylemler,
Kanal hikâyesi, yerli araba, denizin dibinde ki doğal gaz ve savaş naraları…
Hayatımız besleme televizyon kanalları sayesinde, yalan ve uyutma haberlerle dolu.
Hem de şöyle böyle değil, sefaleti zenginlik diye altın tepside sunuyorlar.
Soframızdan çalınan ekmeğimizi “ekmekler küçüldü, israf bitiyor” diye haber yapıyor bu ahlaksız, bu Allahsız kanallar.
Evet, bu zalim sistem, gururlu insanlarını bile dilenci yaptı. Ama ne gören var ne sorgulayan sorumlular..
Enflasyon çarşı pazarda deve olmuş, devletin TUİK’in de cüce olmuş.
Hayalleri bile yağmalanan geçlerimiz umutsuzluğun pençesinde çırpınmakta.
Televizyon kanalları üç paralık dizileriyle, her akşam reklam torbasını doldurmakta. Güle oynaya gariban milleti soymaya devam etmekte..
Öyle bir ülkeyiz ki artık, demokrasi inim inim inliyor.
Çünkü ekmeğin olmadığı yerde demokrasi olmaz!
Kişisel çıkarlar her değerin üstünde.
“Ben ne dediysem o” zihniyetiyle doludizgin gidiyoruz.
Allah sonumuzu hayreylesin!
Ali Galip AKYILDIRIM