Ali Galip AKYILDIRIMYazarlarımız

“Yakarsa Dünyayı Gariplerin Bedduası Yakar.” Dedi Bizim Meczup

“Sen saraylarda yaşarken, ben bir lokma ekmek peşinde yaşarken öldüm!” 

Ve anladım ki “adalet yoktur düzen vardır.” Diyerek başladı söze bizim meczup.

Ve devam etti konuşmaya..

Bir ülkede adalet varsa ekmek vardır.   

Bir ülkede adalet bozulursa arkasından ekmekler bozulur, sonra insanlar…

Bir ülkede adalet güçlüden yana yer alırsa garibanın işi bu dünyada Allah’a kalır, adaleti mahşere.

Liyakate değil de siyasete bakılarak ekmek dağıtılıyorsa orada insana zulmün en dayanılmazı vardır.

Eskiden ekmek aslanın ağzındaydı..

Ama günümüzde görüyoruz ki ekmek iktidar politikacılarının iki dudağının arasında, İster verir ister kendisi yer..

 Ve ne acıdır ki giderek vicdanlar susuyor gözler kapanıyor, kulaklar duymaz oluyor.

 Öyle bir noktaya geldik ki artık insanlık için için ağlıyor.

“İşte bunları gördükçe nasıl acı çektiğimi ve nasıl beddua ettiğimi bilemezsin! Yakarsa dünyayı gariplerin bedduası yakar.” Dedi bizim meczup.

Eskiden bizler hayatın en sert kroşesini yerdik ama hiç kimsenin hakkını yemezdik.

Şimdiyse helalden kaçıp harama sığınan ve paradan başka yol bilmeyen adamlar “ya bizdensin ya da sürünürsün” demekteler.

Biz adaletin önce vicdanda olduğunu öğrenmiştik. Ama maalesef ki günümüzde adaletin artık hiçbir yerde olmadığını öğrendik.

Eskiden dua ederdik beddua asla..

Ama şimdi adaletsiz hayatın kroşesini yedikçe nasıl acı çektiğimi ve nasıl beddua ettiğimi bilemezsin! Dedi bizim meczup..

“Eskilerden konu açılmışken” diyerek devam etti bizim meczup…

Bizim zamanımızda analar harama yan gözle bakmayan çocuklar büyütürlerdi.

Pencerelerinin önündeki teneke kutularda büyüttükleri çiçekler gibi..

 Öyle büyüdük,  harama yan gözle bakmadan. Haksızlığa karşı durarak…

Kimseden kimseye hak geçmesin diye, dünyayı ayağa kaldırırdık.

Şimdi günde üç öğün hak yiyip beş vakit camiden çıkmayanları gördükçe nasıl acı çektiğimi ve nasıl beddua ettiğimi bilemezsin! Dedi bizim meczup.

 Ne acıdır ki;

 Bu ülkenin kaynaklarının birkaç müttehitte peşkeş çekildiğini gördükçe,

 Bir avuç mutlu azınlığın, milli gelirden en çok payı alıp saraylarda yaşadıklarını gördükçe,

Ağzı bozuk politikacıları gördükçe,

Yoksulluktan ağlayan anaları gördükçe,

“Vatandaş kuru ekmek yiyorsa toktur” diyen vicdansızı gördükçe,

Kötü gidişe karşı sesini çıkaranların susturulduğunu gördükçe,

 Tüm kanallarda, vicdanını satmış sözde gazetecilerin yalanı dolanı, başarısızlıkları başarı gibi millete yutturduklarını gördükçe,

Milletvekillerinin milleti için değil lideri için emme basama tulumba gibi parmak kaldırıp parmak indirdiğini ve düşünme organlarını liderine teslim ettiklerini gördükçe,

Ve yaratılan suni gündem oltasına takılıp vatandaşın asıl gündemini unutan muhalefet milletvekillerini gördükçe,

 Nasıl acı çektiğimi ve nasıl beddua ettiğimi bilemezsin! Dedi bizim meczup..

Ve yapabiliyorsanız mazlumun duasını alın, vallahi de billahi de mazlumun bedduası Nuh Tufandır! Dedi bizim meczup.

Çünkü;

“Alma mazlumun âhını, tığı mermerden geçer,

Sanma, kesmez derlerse bıçağı, eti kemikten seçer..

Rızka mâni olanın rızkını Allah keser,

Zâlim’in zulmünü içten gelen bir Âh keser!”

 Ali Galip AKYILDIRIM

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.

The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.

Başa dön tuşu