Gülümsemenin Gücü
Tebessüm evrenseldir. Gülümsemek, dünyadaki bütün insanların ortak özelliği. Farklı kültür ve uygarlıklarda farklı hayatlar yaşamamız bir şey değiştirmiyor. Dili, rengi, ırkı, dini ne olursa olsun bir bebeğin ilk gülümsemesini, bir çocuğun masumluğunu, bir annenin şefkatini, bir babanın himayesini, bir sevgilinin kalp atışlarını yansıtır dünyaya.
Tebessüm saygıdır. Tebessüm iletişimdir. Tebessüm, “Seni fark ettim! Sana değer veriyorum!” demektir. Kim, kendisine içten bir şekilde gülümsemeye karşılık vermez ki? Onun için, “Sıcak bir gülümseme nezaketin evrensel bir dilidir.” DerWilliam A. Ward. “Bir tebessüm evrensel bir davettir.” diyerek katılır onaMaxEastman da.
“Söz ola kese savaşı” diyen Yunus Emre sözlerimizin önemine dikkat çekerken, Rahibe Teresa da “Barış bir gülümseme ile başlar” diyerek tavrımıza dikkat çeker. İki hasım kavgaya başlarken, keskin bakışlarla birbirlerine bilenirken, biri diğerine tebessüm yollasa o kavga başlamaz bile. Unutmayın; somurtmak sorunu karmaşıklaştıran bir “Niçin!” dir; gülümsemek ise sorunu çözmeye yönlendiren bir “Nasıl?”dır.
Bazen mutluluk gülümsemeyi getirir, bazen de gülümsemek mutluluğu. Etrafımızdaki iyi ve güzel olan her şeyde gülümsemenin dokunuşlarını görebiliriz. Gülümsemenin gücü beynimizi etkisi altına alarak bizleri hem fiziksel hem de psikolojik olarak daha iyi bir seviyeye ulaştırmaya yardımcıdır. Gülümsemenin yarattığı pozitif mesaj, bedenen ve zihnen rahatlayıp iyi hissetmeyi mümkün kılar. Rahatlayan vücut, düşük kan basıncı, dengeli ruh hali gibi etkenler sayesinde de kişinin strese ve kaygıya bağlı hastalıklardan korunma şansı artış gösterir.Duygularımızın bir dışavurumu olan gülme ve ağlamanın, her birimiz için nedenleri değişse de vücudumuzda yarattıkları etki aynıdır. Her ikisi de vücudumuzda dışavurum ve boşalmaya bağlı rahatlama etkisi yaratır.
Yunanlılar ağlama ve gülme ile oluşan gözyaşlarının vücutta duygusal anlamda temizleyici etkisi olduğuna inandıkları için hastalara trajedi ve komedi oyunları seyredecekleri hastane tapınakları kurarlardı. Bugün bu hastanelerin kalıntıları Delphi’de ziyaret edilebilir.
Eski Ahit’te (Tevrat) “Şen bir kalp ilaç gibi iyileştirir.” denmektedir. Tevrat’ın gelişinden 200 yıl sonra günümüzde; bu sözü kanıtlayan bilimsel veriler elde edilmiş ve hastanelerde acı veren uygulamaların hafızada kalması yerine gülme terapileri ile olumlu hafızalar yaratma çalışmaları başlamıştır. Amaç sadece olumlu hafıza yaratmak değil aynı zamanda iyileşme sürecini de desteklemektir.
Yüzyıllar önce bir araştırmacı, araştırma yapmak için bir köye gitmiş. önce o köyün mezarlığına girmiş. Çünkü kültürlerin, yaşam felsefesinin böyle yerlerde gizli olduğuna inanıyormuş. Gözleri birden mezar taşlarının üzerindeki rakamlara takılmış. Mezar taşlarında 5, 867, 900, 20003, 4979, 7, 421 gibi birbiriyle hiç de bağlantısı olmayan rakamlar varmış. Uzun uzun düşünmüş. Fakat bu rakamların anlamını çözememiş. Köyün en bilge kişisine gitmiş. Ona “Nedir bu rakamlar Allah aşkına?” demiş. “Bu rakamların gösterdikleri ay mıdır, yıl mıdır, saat midir?
Bilge kişi gülümseyerek yanıtlamış:
“Bizler bebeklerimiz doğduğu zaman, bellerine bir ip bağlarız,” demiş. “Yaşamı boyunca her güldüğü an, o ipe bir düğüm atarız. Öldükten sonra ise, bellerindeki düğümleri sayar, düğümün sayısını mezar taşına yazarız.”Bilge kişi, karşısındaki kişinin bir şey anlamadığını görünce açıklamasını sürdürmüş: “Böylece onun, ne kadar ‘yaşamış’ olduğunu anlarız”
Şimdi bir de siz düşünün; o köyde yaşasaydınız sizin mezar taşınıza kaç rakamını yazarlardı?
Öyleyse haydi durmayın, çattığınız kaşlarınızı düzletin ve bir ayna karşısına geçin; gülümsemeye yani yaşamaya başlayın ve dünyanızı gülümsemenizle aydınlatın! Hazır gülümsüyorken aynaya bakın ve bu halde ne kadar güzel olduğunuzun da farkında varın. J
Ayfer ÖZDEMİR
Uluslararası NLP ve Profesyonel Yaşam Koçu
Bilinçaltı ve Kişisel Gelişim Uzmanı
Astroloji Danışmanı