Gençleri Anlamadınız!

Umudunu, heyecanını, enerjisini kaybeden bir gençlikten fazla bir şey beklenmez.
Maalesef ki ülkemizde ki durum bu.
Çok genç bir nüfusa sahip olmamıza rağmen gelecekten kaygılı ve umutsuz bir genç kitleye de sahibiz.
Ve de en önemlisi gençlerin çok kolay harcandığı bir ülkede yaşıyoruz.
Heyecanları ve beklentileri anlaşılmak istenmiyor.
Seslerini duyurma yöntemleri “isyan” olarak algılanıyor.
Sokakta hak arayanlara, iş isteyenlere, sistemden şikâyetçi olanlara, haksızlığa karşı çıkanlara neredeyse “terörist” damgası vuruluyor.
Düşüncelerini yaşamın bir parçası haline getirmiş ve babalarından farklı yaşayan gençler sevilmiyor.
Yönetenler gibi düşünsünler, yönetenler gibi yaşasınlar isteniyor.
Onların her şeyi yönetenlere göre aykırılık sayılıyor.
Ruhlarını köreltip, içlerine hapsettiklerinde de “sorumsuzluk” damgası acımadan vuruluyor.
Genç olmanın, umut dolu olmak olduğunu,
Gençlerin, yüreklerinde ve duyguların da hep yeni umutlar ve beklentiler taşıdıklarını,
O umutları, hayalleri ve beklentileri yaşamak istediklerini,
Anlayamadınız..
Büyükleri tarafından anlaşılmak istendiklerini,
Hataları ile kabul görmek istediklerini,
Yaptığı bir hatanın ömür boyu kendisi ile yaşamamasını istediklerini,
Gençlik duygusu ile yanlış kararlar alsalar dahi o kararların sonuçları ne olursa olsun o kararların sonuçlarının bir deneyim olarak görülmesini istediklerini anlamadınız.
Kabul etmeliyiz ki, bu ülkeyi yöneten yaşlılar, orta yaşlılar, seçim meydanlarında gençlere bağırıp kızanlar, prostatlılar, gençlerden korkuyorlar.
Hatalarını yüzlerine vurmalarından, onların cesaretinden, bilgisinden, gelişmelerinden korkuyorlar..
Tek tip genç yaratmak istiyorlar.. Bunu başarmak içinde içtiklerine, yediklerine, saçlarına, kıyafetlerine, arkadaşlıklarına ve özel hayatlarının her şeyine karışıyorlar..
O büyükler, onların geleceğine ışık tutmak yerine, kendilerini yok etmelerini, ömür boyu susmalarını istiyorlar.
Gençlerin hemen yaşlanmalarını, otoriteye koşulsuz itaat etmelerini ve kendilerine saygı göstermelerini bekliyorlar ama kendileri onlara saygı göstermiyorlar. Göstermedikleri gibide gençleri dinleyeceklerine coplatıyorlar, boğazını sıktırıyorlar.
Bu ülkede sokakta protesto yapan gençlere esnaflarımızın ellerinde palalarla ve sopalarla, tekmelerle gençleri dövüp öldürmelerine, yaralamalarına dahi göz yumulduğunu gördük.
Bakın, tarihten biraz ders alın.
Ülkemiz de devlet geçmiş yıllarda da gençlerinden korktu gençlerini astı.
Gençlerin okuduğu kitaplardan korktu kitapları yaktı.
Parasız eğitim isteyen gençler hapishanelere gönderildi.
Bu günde değişen fazla bir şey olmadığını söyleyebiliriz.
Çünkü bugünde gençlerin dünya görüşlerinin kendi görüş alanlarının dışına çıkmasına izin verilmiyor.
Bilinmelidir ki…
Gençleri anlamamak, umutsuzluğa sürüklemek, onlara şiddet kullanmak, acımasızca eleştirmek ülkenin geleceğini ciddiye almamaktır.
Unutmayalım ki bizler ne ekersek onu biçeceğiz.
Eğer yeni kuşak gençler kendilerinin anlaşılmaması nedeniyle “Bundan sonra size oy moy yok” diyorlarsa buna kulak vermek lazım. Anlamak lazım. Tahlil etmek lazım.
Bu gençler çok şey istemiyorlar, Anlaşılmak istiyorlar, yönetenlere seslerini, sorunlarını duyurmak istiyorlar.
Keşke ülkeyi yönetenler kendi evlatlarını anladıkları kadar tüm gençlerimiz anlamış olsalardı.
Lütfen anlayalım gençleri, onların önündeki tehlikeleri, riskleri biz kaldıralım.
Gençlerinin boğazını sıktıran bir anlayış gençlere ve geleceğe zarar verir.
Dinleyelim gençleri, anlamaya çalışalım. Haklı isteklerini yerine getirelim. Ancak bu şekil demokratik bir ülke olabiliriz.
Ali Galip AKYILDIRIM