Ali Galip AKYILDIRIMYazarlarımız

Aydınlığa Giden Yolda Köy Okullarını Kapatarak Köyün Umut Işığını Söndürdünüz

Köy çocuğu değilseniz ve bir köyde öğretmenlik yapmadıysanız bir köy için ne okulun ne de öğretmenin anlamını bilemezsiniz.

Köy çocuğu değilseniz ve bir köyde öğretmenlik yapmadıysanız;

Bir köy okulunun köyün tek eğitim kaynağı olduğunu bilmezsiniz.

Bir köy okulunun köyün tek aydınlık kaynağı olduğunu bilemezsiniz.

Bir köy okulunun köyün tek kültür merkezi olduğunu bilemezsiniz.

Bir köy okulunun köyün tek sosyalleşme merkezi olduğunu bilemezsiniz.

Bir köy okulunun köyün tek renkli yaşam kaynağı olduğunu bilemezsiniz.

Siz köy okullarını kapatanlar; Milli bayramlarda, çocuklarının etkinliklerini seyretmek için okul bahçelerini dolduran köylüleri ve onların sevinçlerini gördünüz mü hiç?

Siz köy okullarını kapatanlar; köy öğretmenlerinin milli bayramlara ve özel günlere öğrencilerini kıt imkânlar içinde nasıl hazırladıklarını gördünüz mü hiç?

Siz köy okullarını kapatanlar o etkinliklerde imkânı geniş yerlerden çıkan öğrencileri cebinden çıkaracak yetenekli öğrencileri görgünüz mü hiç?

Sizler taşımalı eğitimle öğretmenlerde ki öğretmenlik ruhunu öldürdünüz.

Öğretmenin okulunu sahiplenmesini öldürdünüz.

Öğretmenin öğrencisini sahiplenmesini öldürdünüz.

Öğretmenin üretkenliğini öldürdünüz.

Taşımalı eğitimle köy çocuklarına yüzmeyi öğretmeden denizde boğulmaya mahkûm ettiniz.

Köy çocukları için köyde bir öğretmenin varlığı gerçek bir güven duygusuydu. Sizler taşımalı sistemle bu duyguya yok ettiniz.

Köyde bir öğretmen öğrencileri için bir ışık kaynağı ve bir rol modeldi.

Köyde öğretmen öğrencisinin elinden tutup onu yükseklere çıkarandı.

Köy çocuğu için öğretmene yakın olmak geleceğe tutunmak gibidir. Siz bunları yok ettiniz.

Ey Taşımalı Sistemi uygulayanlar, Biliyor musunuz? Sizler köy çocuğunun kendine olan özgüvenini öldürdünüz.

Her yıl okullar açıldığında hiç bir veli köyde çocuğunu elinden tutup okula getirmezdi. O çocuklar güle oynaya kendileri gelirdi. Çünkü öğretmenlerini tanırdı. Onlarla aynı sofrada oturmuş, aynı odada yapılan sohbetlere tanık olmuş ve saçları öğretmeni tarafından okşanmıştır.

Şimdi Taşımalı merkezlerinde öyle mi? Köy çocuklarını merkezde ki emsallerinden en az bir saat önceden işçi servisi gibi servislere bindirerek merkez dediğiniz okullara taşıyorsunuz. Merkezde ki anne babalar bir kaleyi kuşatan askerler gibi okulların önünde çocuklarının içeri girmesini beklerken köy çocukları servisten indirilip sevgisiz bir ortamda sınıflarının yolunu tutmaktadırlar. Ve siz bu çocuklardan başarı bekleyeceksiniz öyle mi?

Merkezde ki bir çocuk düşse canı yansa, üzerini kirletse en fazla 5-10 dakika içinde anne ya da babası yanında olur, ya köyden gelenler… Sadece canının yandığıyla kalır, üzerini ıslatmışsa zaten akşama kadar titreyerek o ıslaklığı yaşar. Okul çıkış saatleri de öyledir. Merkezde ki anneler babalar okulun önüne konuşlanmış bir şekilde çocuklarını beklerler. Elinden tutup güle oynaya evlerine giderler. Köy çocukları itiş kakış geldikleri servislere binerek köylerinin yolunu tutarlar. Ama uzun ama kısa bir yolculuktan sonra minik bedenler yorgunluğa yenik düşer ders çalışma yerine erkenden uyumaya çalışırlar. Sonrada acımasız sınav siteminde bu çocukları diğer çocuklar ile aynı kulvarda yarıştırırsınız.

Köyde her çocuğun yürüyerek okula gitme şansı varken, bu pandemi döneminde bu çocuklar her gün 2 saat servislerde süründürülüyorlar, riske atılıyorlar.

Bu çocukların eziyeti, eğitime erişememesi bir yana bun mali külfetini (yemeğini, taşımasını, pansiyonunu) hesapladığınız zaman her köye özel okul özelliğinde okullar kurabilirsiniz. Öğretmen ataması yapabilirsiniz.

Yani Milli Eğitim Bakanlığı sadece Taşımalı Sisteme yılda harcadığı paraları köy okuluna bölüştürse  “çocuklarının interneti, bilgisayarı yok” mazereti tarih olur.    Atama bekleyen en az 100 bin öğretmen atanır, pandemide acil ihtiyaca dönüşen 60 bin civarında derslik sorunu kendiliğinden çözülür. Köyde ve kentte hangi virüs çıkarsa çıksın, eğitim kesintisiz sürdürülme güvencesine kavuşur.

Unutulmasın köyde açık bir okul ve öğretmen devletin istiklal marşıdır. Devletin bayrağıdır. Devletin sesidir.

Köy okulları mutlaka yeniden açılmalıdır.

Bilinmelidir ki bu milletin gerçek kurtuluşu köylüyle birlikte köyden başlar.

Üretim eğitimle birleşirse bu ülke işte o zaman kendi kendisine yeten süper bir ülke olur.

Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği eğitim hedefini mutlaka uygulamalıyız. Eğitimi hiçbir siyasi anlayışa teslim etmemeliyiz. Eğitim milli olmalı ve milli kalmalıdır. Her birey parasız eğitimden yararlanmalıdır.

Ali Galip AKYILDIRIM

İlgili Makaleler

Bir Yorum

  1. Çok tşklr çok güzel bir konu ve güzel bir yazı olmuş eline sağlık tabi Kendi çocukları özel okullarda okutacaklar köy çocukları okumasın cahil kalsın köyde çalışsın hani köylüye yeterli destekte yok tarımla hayvan cilkla uğraşsın zaten tarım gidalarini ithal edip köylüyü iyice zora sokuyorlar köylü hep yönetilen sifinda köle maraba kalsın istiyorlar dilensin fakat köylülerimizdede kabahat var kendilerini ezen bunlara oy veriyor malesef .

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site reCAPTCHA ve Google tarafından korunmaktadır Gizlilik Politikası ve Kullanım Şartları uygula.

The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu