Ziraat Bankası Ve Kredi
Bu yazımı 2018 yılında Doğan Medyayı satın almak için Ziraat Bankasından aldığı 750 Milyon Dolar krediyi hala ödemediği iddiasıyla gündem gelen bir iş insanına tanınan ayrıcalık, diğer yandan Ziraat Bankası’ndan aldığı krediyi ödeyemediği için hacizlik olan köylüler için yeniden paylaşmak ihtiyacı duydum.
Yıllar önceydi, bir İlköğretim Okulunda okul müdürü olarak görev yapıyordum. Bir öğrenci velimiz vardı. Sık sık okula gelir yapılacak işlerimize yardımcı olurdu. Temiz mi temiz, çalışkan mı çalışkan, dürüst mü dürüst bir insandı. Garibandı. Yoksuldu. Köy insanıydı. Köy işlerini de iyi bilirdi.
Ama ne tarlası ne ineği ne de dikili bir ağacı vardı. Sadece babadan kalma başını sokacak bir köy evi vardı. Bu haliyle çocuğunu okutma gayreti içindeydi. Geçim sıkıntısı yaşıyor ama belli ettirmemeye çalışıyordu.
Bir gün, iki bardak çayla odama geldi. Ne zaman benimle özel bir konuyu konuşmak istese hep iki bardak demli çayla yanıma gelirdi. Çünkü hem çaylarımızı içer hem de dertleşirdik.
Anladım bir sıkıntısı olduğunu.
“Hayırdır kardeşim bir sorunun mu var” diye sordum.
“Sağ ol müdürüm” dedi. “Yok desem yalan olur, evet bir sıkıntım var”
“Anlat bakalım yapacağım bir şey varsa tabi ki yaparım” dedim.
“Hocam” dedi, “biliyorsun benim ne tarlam var ne bir ineğim, nede bir keçim var. Köyde yaşıyorum ama köy işleri yapacak imkânım yok. Biraz imkânım olsa bir şeyler yapmak istiyorum. Çünkü ihtiyacım var.”
“Ne yapmak istiyorsun” diye sordum.
“Hocam” dedi. Benim iki tane ineğim olsa, ben bunlardan her gün en az 45-50 kilo süt elde ederim. Kooperatife bunu satarım. Her ay o süt parasıyla hem ineklerimin yem parasını çıkarırım hem bize harçlıkta kalır. Yıl içerisin de doğum yaptıklarında iki buzağı benim karım olur ve ben bu inek sayısını her yıl biraz daha artırarak hayvancılık yapmak istiyorum.” Dedi.
“Çok güzel bir düşünce ama bunun için sana en az 5 bin lira para lazım. Bu parayı nasıl bulacaksın?” diye sordum. (o günkü iki inek fiyatı 5 bin lira civarındaydı)
“İşte ben de bunun için yanınıza geldim.”
“Peki, ne yapmamı istiyorsun?”
“Hocam duydum ki Ziraat Bankası köylülere inek kredisi veriyormuş. Ben bu krediden almak istiyorum. Sen bu işlerin nasıl yapılacağını bilirsin. Bana yardımcı ol. Bu krediyi Ziraat Bankasından alayım” dedi. “Ha bir de kefil isterlerse bana kefil olur musun?” Diye sordu.
“Tamam kardeşim“ dedim. “Yarın Ziraat Bankasına gidelim yetkililerle görüşelim sana inek kredisini alalım. Ben de sana kefil olacağım.” Çok sevindi. Odadan dışarı çıktı iki çayla tekrar geldi. “Sağ ol hocam dedi. Beni rahatlattınız.”
Çaylarımızı içtik mutlu bir şekilde odadan çıktı.
Sabah işlerimizi hallettikten sonra Yenice’ye yola çıktık. Ziraat Bankasına geldik.
Bankada tanıdık çalışanlar vardı. Hatta o zaman ki müdür de tanıdığım birsiydi.
Selamımızı verdik, derdimiz anlatmaya başladık.
Yetkili memur “iki inek-üç inek, beş inek kredisi vermemiz mümkün değil” dedi.
“Biz” dedi “en az 50-60-100 tane ve daha fazla inek kredisi veriyoruz. İki inekle uğraşmıyoruz.”
Şok olmuştum. “Nasıl anlayamadım” diye sordum.
Anlaşılmayacak bir şey yok. Şimdi senin kredi için getirdiğin bu vatandaş 40-50 dönümlük arazi tapusu getirecek. Sonra standartlara uygun ahır yaptığına ya da inşaatına başladığına dair belgelerini getirecek. Biz gelip bakacağız. Standartlara uygunsa en az 50- 100 arası inek kredisi verebiliriz.”
“Sayın memur bey siz ne dediğinizin farkında mısınız? Bu adamın o kadar tarlası olsa, ahırı olsa ne işi var da gelip sizden iki inek kredisi istesin ki? Şimdi burada söz konusu köylünün bankası olan bankanızın köylüye destek sağlaması değil mi” diye sordum.
“Biz de isterdik öyle olmasını ama bankamızın çalışma şekli böyle” dedi.
Üzülmüştük.
Üzüntüyle yerimden kalktım banka müdürünün odasına gittim. Bir de ona sorayım dedim. Belki yardımcı olur diye düşündüm.
Müdürle de aynı meseleyi konuştuk ondan da “ret” cevabını aldık.
Köyümüze dönerken ikimiz de hem kızgındık hem de suskunduk. Yüzüme baktı ve “hocam bu devirde her şey zenginden mi yanadır. Biz garibanlardan yana bir kanun, bir yasa yok mu?” dedi zaten içinde fırtınalar kopuyordu. Bu sözleri beni derinden üzmüştü.
Aynı üzüntü ve isyanı ben de fazlasıyla yaşıyordum. “Ya hu devletin koskoca Ziraat Bankası benim köylüme iki inek kredisi vermekten bu kadar mı aciz” diye arabanın direksiyonunu sıkıp duruyordum. Ama yapacak bir şey yoktu. Kaderimize razı şekilde geriye döndük. Ben yine de “bak güzel kardeşim, benim adıma bu krediyi çekelim. Sen iki ineğini al” dedim. “Allah razı olsun hocam” dedi. “Ben inek kredisinin uzun vadeli ve faizi çok düşük diye duymuştum. Hatta ilk yılı ödeme yapılmayacaktı. Şimdi senin adına kredi çekersem her ay ödenmesi gerekiyor. Bunu da ödeyemeyeceğim için sen zor durumda kalırsın dedi. Üzülmüştüm. Zeki benden daha çok üzülmüştü. “Baba” bildiği devleti ona iki inek kredisini çok görmüştü!
Bu anımı neden yazdım biliyor musunuz?
Bundan birkaç yıl önce Türkiye’nin en büyük medya kuruluşu bir iş adamından başka bir iş adamına satıldı. Satılmasına diyeceğim bir şey yok. Mal sahibi malını istediğine satar.
Ancak bu satın almada ödenmesi gereken paranın Ziraat Bankasından 10 yıl vadeyle ama ilk iki yılı ödemesiz kredi olarak alınmasıydı, devlet bankasının da bu parayı güle oynaya iş adamına vermesi zoruma gitti. Kabullenemedim. Aklıma iki inek kredisi geldi.
Demirören Medya Ticaret A.Ş.’ye verilen kredinin miktarının 750 milyon dolar olduğu açıklandı, basın da yer aldı. Dile kolay 750 milyon dolar!
Biz maaşlı çalışanlar, emekliler; kullandığımız 3-5 bin liralık bireysel kredinin taksitini ödeme korkusunu yaşarken veya zorunlu nedenlerle birkaç gün aksatıldığında şubeden gelen telefonla kredi sicil notunuzun düşürüleceğini, hemen yasal yollara başvurulacağını tehdit gibi söylemektedirler.
Ve benim vatandaşımın isyan dolu sözleri aklıma geldi “hocam bu devirde her şey zenginden mi yanadır. Biz garibanlardan yana bir kanun, bir yasa yok mu?”
Maalesef ki köylüsüne 2 inek kredisini çok gören Ziraat Bankası bir kalem de ilk 2 yılı ödemesiz 10 yıllığına bir iş adamına 750.000.000 $ (Yedi yüz elli milyon dolar) kredi verebiliyor. Geriye dönüp dönmeyeceği de meçhul!
Boşuna dememişler “zenginin yasası kanunu var, fakirin katlandığı kaderi var”
Ali Galip AKYILDIRIM