“Türklük Şereftir”
Yazıma Azerbaycan tarihinin en önemli siyasetçisi merhum Ebulfez Elçibey’in “Türk değilim diyene karşı sakın ısrar etmeyin. Allah’ın bahşettiği şerefi istemeyen şerefsize biz zorla şeref verecek değiliz ya!” sözüyle başlamak istedim. Yazımın başlığını da bundan esinlenerek koydum.
Yapılan araştırmalarda göstermektedir ki; Türk tarihi geçmişe en uzak senelere dayanan millet tarihleri arasında yer alıyor. Türk tarihi, günümüzdeki Türk halklarının ve yabancı halkların arasında Türk dilini konuşmuş olan Türk topluluklarının ortak tarihidir. Göktürklerden önce var olmuş. Yani bundan 15 bin yıl önce de biz vardık bugün de varız, yarında var olacağız! Doğal olarak bu yaşanmışlıklarımız ve yaşayacağımız tarihimiz birilerini ciddi şekilde delirmektedir.
Tarihimize baktığımızda ne zaman “Türkler bitti, Türklerin sonu geldi” denilmiş ise bir lider doğmuş ve Türk milletini yeniden ayağa kaldırmıştır. İşte bazılarının kuyruk acısı bundandır. Uşaklık yapmaya, kimliksiz yaşamaya alıştırılmış zihniyetleri bu ayağa kalkışlar çıldırtmaktadır.
Tıpkı içimizde ki Türk görünüp te Türk düşmanlığı yapanları çıldırttığı gibi..
Köşe yazarı diye geçinen bazı zavallılar, siyasetten beslenen bazı siyasi artıklar zaman zaman Türklük ve düşmanlıklarını gizleyememekte ve açıkça Türklere saldırmaktadırlar.
Hatta bunlardan bazıları o kadar ileriye giderek
“Kurtuluş Savaşı aslında olmadı. Keşke Yunan kazansaydı. AB’ye giriyoruz artık Çanakkale Savaşı’nı anmanın anlamı yok. Türk Bayrağı’nı değiştirelim. Bakanlıklarda TC’leri indirelim”, yaygaraları başlatmışlar ve sonuçlardan biri de andımızı kaldırmışlardır, sonuçlardan diğeri de milli tohumlarımız terkedilmiş sonuçlardan diğeri de Seyit Rıza’nın heykelini dikmişler ve İngiliz ajanı İskilipli Atıf’ı aziz ilan etmişlerdir.
En sonda bunlardan cesaret alan yusuf kaplan adında bir kimliksiz İslamiyet öncesindeki Türkleri barbarlıkla suçlayıp bugünkü cumhuriyeti ve Türkçülüğü hedef aldı.
Yandaş gazete yeni şafak’ta bir şeyler yazmaya çalışan yusuf kaplan “Türklerin İslamiyet’e geçmeden önce “pagan ve barbar batılılar”dan hiçbir farklarının bulunmadığını” ileri sürerek cumhuriyeti, “Türklerin Türk kalmasını sağlayan Müslümanlıklarını tasfiye etmekle” suçladı.
Müslüman olmayan Türk topluluklarının hiçbirinin milli kimliklerini koruyamadıklarını ileri sürdü ve “Türklerin Türklüklerini, Kürtlerin Kürtlüklerini, Arapların Araplıklarını koruyabilmelerinin de yegâne şartı İslâm’dır” dedi. “Cumhuriyet sekülerleşmesi”ni bir tehdit ve tehlike olarak yorumlayan yusuf, bunun üzerinden cumhuriyete karşı bir “istiklal ve istikbal mücadelesi” başlatılmasını emretmiş.
Şimdi diyoruz ki ey gaflet ve hıyanet içinde bulunan zavallı gafil; senin şimdi savunduğun araplar bundan 1410 yıl önce yani İslamiyet’le şereflenmeden önce 380 puta taparken, Tanrı diye taşı toprağı yalarken Türkler bundan 15 bin yıl önce GÖKTANRI TENGİRİ’ye tapıyorlardı. Türkler için bir tek Tanrı vardı ve o da gökteydi, ya da nerede anmak isterse oradaydı…Yani Türklerde tek Tanrı inancı vardı..
O övdüğün ve izinden gittiğin hatta Türklerin araplaşarak izinden gitmesini istediğin araplar Peygamberimizin ölümünden sonra iktidar uğruna, peygamberimizin torunlarını, sahabelerini, yakınlarını hatta halifelerini keserken Türkler dünyaya adalet dağıtıp ayar veriyorlardı. Çünkü Türkerlerde devlet kalıcı liderler gidiciydi. Giden liderin yerine de en demokratik şekilde yöneten birisi seçilir ve herkes o liderin arkasından yürürdü. Tıpkı Kurtuluş Savaşı vereceğimiz günlerde Mustafa Kemal’in tarih sahnesine çıkması ve Türk Milletinin onun arkasından gitmesi gibi…
Yani demem o ki; bizim kimseden öğreneceğimiz bir şeyimiz yok.
Arabın da tarihi bellidir Türk’ün tarihi de bellidir.
Ve bilinmelidir ki İslamiyet’in yayılması Türkler sayesinde olmuştur. İslamiyet’in gelişip bu güne kadar korunarak, değişmeden gelmesi de Türkler sayesinde olmuştur.
Şimdi gelelim Türk ve Türkçülük konusuna;
Ey mankurtlaşmış, ey kimliksizleşmiş, ey ne idüğü belirsiz kişi!
Türk demek nedir biliyor musun?
Türkçü demek nedir biliyor musun?
Bilmediğin kabak gibi ortada!
“Neden Türkçüyüz? Onu söyleyeyim… Çünkü milletimiz Türk milletidir.
Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk Türk’ü şu cümlelerle ifade etmiştir.
“Türk Türkçe konuşan insan demektir”
“Türk diye Türkiye halkına derler”
“Türkiye Türklerindir”
Yani Türkçülük dediğin şey dün Türkiye Cumhuriyetini kuran, güçtür. Günümüzde Türkçülük Mustafa Kemal’in düşüncelerinin yaşaması ve uygulanmasıdır.
Türkçülük Türkçe konuşma aşkıdır.
Başka dillere saygı duymaktır.
Türkçüler Resmi dilin Türkçe olmasını savunur.
Türkçüler kesinlikle ırkçılık değildir ve kan olarak olmasa bile gönül olarak bağlı olan, aynı ideale ulaşmak isteyen diğer insanlara da kucak açar.
“Ben Türküm” diyen Türk’tür Türklüğü kabul etmeyenler de Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşlarıdır onlar asla dışlanmazlar.
Türkçülük Türkiye Cumhuriyetini Devletini ayakta tutan güçtür.
Türkçü asla inançlara saygısızlık yapmaz.
Türkçü asla dini gelişmenin önünde engel olarak görmez.
Türkçü İslam dinini samimi bir şekilde yaşar, din tüccarlarına karşı çıkar.
Türkçü dinin insanları kötü yoldan çeviren, mutluluğa götüren esasları olduğunu bilir.
“Türkçülük bugün siyasi değildir. Fakat bir gün siyasi bir kuruluş durumuna gelirse bütün Türker’i kurtarıp birleştirecek bir program ile ortaya çıkacaktır. O zaman, şüphesiz çağı, durumu ve ortamı kollamakla beraber bunlara bağlanıp kalmayacak, bu kaygıların üstüne çıkacaktır.” Diyen Nihal Atsız’da burada bir kez daha rahmetle anmak istiyorum.
Bir Yunanlı Yunanlı olduğuyla, bir Fransız Fransız olduğuyla, bir Alman Alman olduğuyla, bir İngiliz İngiliz olduğuyla gurur duyarken kimliğinde “Türk” yazan bu yaratıklara Türklük onuru ve şerefi neden ağır gelmekte ve Türklüğü yok etmeye neden and içmekteler? Bu dönmelere, bu milliyetsizlere hangi Cumhuriyet Savcısı dur diyecek! Hangi Türk siyasetçisi Türklerin Araplaştırılma isteklerine karşı sesini çıkaracak? Bunu da sabırsızlıkla bekliyoruz.
Ve şartlar ne olursa olsun “Ne mutlu Türk’üm!” demekte Türklüğümüzün en güzel parolasıdır. Bu da böyle biline!
Ali Galip AKYILDIRM