Türk Köylüsü
“Topraktan öğrenip
kitapsız bilendir.
Hoca Nasreddin gibi ağlayan
Bayburtlu Zihni gibi gülendir.
Ferhad’dır
Kerem’dir
ve Keloğlan’dır.” Demiş “Türk Köylüsü” adlı şiirinin ilk dizelerinde Nazım Usta..
Ben yıllarca köylerde görev yapmış bir öğretmen olarak köylümüzün ne gibi sıkıntılar yaşadıklarını çok iyi bilmekteyim.
Ve köylümün her sorununu dile getirirken, köylümden duyduğum, umut içeren “bir kırk yıl” sözü var onu hep söylerim.
“Ne olacak bu köylünün hali” desem, köylüm “Hocam bizim karnımızı yaracak olursan içinden kırk tane kırk yıl çıkar. Bu yılda olmasa seneye diye diye mezarlığının yolunu bulacağız” derlerdi.
Şimdi görüyorum ki vaziyet aynen dedikleri gibi.
Çünkü Türk Köylüsü son 18 yıldır sahipsizliği yaşıyor. Kaderine terk edilmesinin acısını yaşıyor. Kısacası “boş kaşıkla besleniyor.”
Aslında şöyle biraz geriye dönüp baktığımızda gördüğümüz manzara aynen şöyledir.
Birazcık hafızamızı zorlarsak Türk tarımının ocağına incir ağacını bundan birkaç yıl önce Afrika’da, Sudan’da tarla kiralayan iktidarımızın diktiğini hatırlayacağız.
Tarımda köylümün yalnız bırakılış hikayesi hükümetimizin peşin parayla Sudan’da 99 yıllığına 7 milyon 805 dönüm tarla kiralamasıyla başladı..
Kıyaslayacak olursak bu kiralanan arazilerin büyüklüğü Kayseri, Sivas, Eskişehir, Yozgat, Çorum ve Manisa’nın tarım arazilerinden çok daha büyük olduğunu göreceğiz.
Bu tarım arazilerini ekip biçenler kim biliyor musunuz tabi ki Sudanlı köylüler.
Yani senin benim paramla yurtdışında satın alınan bu tarım arazilerini Sudanlı köylüler ekip biçiyorlar ve elde ettikleri ürünleri de bizim ülkemize yani bizlere ihraç ederek milyar dolarlar kazanıyorlar.
Üstüne üstlükte yine yapılan anlaşmayla elde edilen gelirin tekrardan yüzde yirmisi Sudan’a bırakılmaktadır.
Sırf bu proje için T.C Ziraat Bankası Sudan’da şube bile açmış.
Yani Sudanlı köylülere bizim devletimiz kendi eliyle devletimizin bankası aracılığıyla destekleme bile verilecek.
Yetti mi tabi ki hayır!
T.C Hükümeti Sudan’la bir anlaşma daha imzalayarak “Gümrük Duvarını” bile kaldırdı. Sudanlı köylülerin ürettikleri ne varsa Türkiye’ye vergisiz girmeye başladı bile…
Bitti mi diyorsunuz yani hepsi bu mu? Tabi ki hayır dahası var!
Dahası Sudan’la imzalanan bu anlaşma, sadece 99 yıllığına kiraladığımız araziyle sınırlı değil… Sudan’dan gelecek tüm tarım ürünlerini kapsıyor. Yeter ki Sudanlı köylü eksin, üretsin, üretime devam etsin!
Ve anlaşmaya göre, Sudanlı köylüler daha güzel üretsin diye, daha çok kazansın diye, Sudan’da 125 bin dönüm büyüklüğünde örnek bir çiftlik kurulup, ürün kalitesini arttırmak için ARGE çalışmaları yapılarak Sudanlı köylülere Tarım Uzmanlarımız tarafından eğitim verilmektedir..
Şimdi sen; Ey Türk Köylüsü! Şapkanı önüne koy ve bir daha düşün.
Sen kime çalışıyorsun?
Ürettiğinle nasıl rezil oluyorsun?
Alınterin, emeğin toprağa nasıl gömülü kalıyor?
Neden hükümetimizden senin sorunun çözümü ile ilgili tek ses, tek söz çıkmıyor?
Evet, senin “karnını yarsak kırk tane gelecek kırk yıl” umudu çıkacak ama o yıllarda boş yıllar olacak. Sen kazanamayacaksın! Belki de birkaç yıla kalmaz ekmek parası kazanmak için Sudan’ gidip orada Sudanlı köylüye ırgat olarak çalışacaksın. Hoş Türkiye’de de kalsan Suriyelilerin aldıkları destekle belki de onların yanında işçi olarak çalışacaksın.
Evet nazım usta şiirinin devamında şöyle sesleniyor Türk Köylüsüne;
“Yol görünür onun garip serine
Analar, babalar umudu keser
Kahpe felek ona eder oyunu
Çarşamba’yı sel alır
Bir yâr sever
El alır
Kanadı kırılır
Çöllerde kalır
Ölmeden mezara koyarlar onu
O Yunus’u biçaredir
Baştan ayağa yâredir
Ağu içer su yerine
Fakat bir kere bir dert anlayan düşmesin önlerine
Ve bir kere vakterişip
“Gayrık yeter!” demesinler
Ve bir dediler mi
İsrafil surunu urur
Mahlukat yerinden durur
Toprağın nabzı başlar
Onun nabızlarında atmağa
Ne kendi nefsini korur
Ne düşmanı kayırır
Dağları yırtıp ayırır
Kayalar kesip yol eyler
Âbıhayat akıtmağa”
Ali Galip AKYILDIRIM