“Öyle Horozlar Vardır Ki, Öttükleri İçin Güneşin Doğduğunu Sanırlar”


“Ben olmasam var ya ülke batar, ben gidersem devlet yıkılır”” düşüncesi Türk siyaset adamlarının birçoğunun takıntısıdır. Oysaki bu düşünce yönettiği toplumu sahiplenmeye çalışanların, kendisi olmadan her şeyin varlığını yitireceğini düşünenlerin düşüncesinden başka bir şey değildir.
Bu söylemleri her dönem ve konumda ki insanlarda görebiliyoruz.
Bunlar güçlü olduklarında, bulundukları durumu sürdürebilirler; ama geç de olsa, doğa yasaları hiç ayrım gözetmeden, onlara gereken cevabı günlük yaşamla vermektedir.
Bu da bir İran masalını hatırlattı bana.
Masal bu ya; Horoz öyle hastaymış ki, kümeste bulunanlar ertesi sabah kalkıp ötmeyeceğini düşünüyorlarmış.
Bu yüzden büyük bir telaşa kapılmışlar.
Anlaşıldığı gibi tüm hayvanlar, güneşin doğmasının horozun ötüşüne bağlı olduğunu sanıyorlarmış.
Sabah olmuş. Horoz ağır hastalığı nedeniyle yattığı yerden başını bile kaldıramamış.
Buna karşın güneş, tüm görkemiyle parladığında, bütün hayvanların, horoz ötmeden doğmayacağına dair inançları bir anda yıkılmış.
Ülkemizde de zaman zaman “Ben olmasam var ya, bu iktidar giderse var ya” diyenler dikkatinizi çekiyordur. Özellikle de kendilerini vazgeçilmez sanan insanlar, bunu sıkça kullanırlar. Onlar olmasa yönettiği ülke batar, vatandaş darmadağın olur, insanlar acından ölür, ülke zor durumlara düşer!.. Bu tür örnekleri her alanda sıkça görebiliyoruz.
Bunlar için sadece Tolostoy’un “Öyle horozlar vardır ki, öttükleri için güneşin doğduğunu sanırlar.” Sözü her şeyi özetlemektedir.
Bir insanın çalışkanlığı ve olumlu katkıları yanında vazgeçilmezliği toplum tarafından her zaman tartışılabilir. Bu gayet normaldir.
Eğer kişi kendisini “vazgeçilmez” olarak görmüşse işte sıkıntı orada başlamaktadır.
İşte o kişi aslında vazgeçilmezliğini değil, şartlar ne olursa olsun bir şekil yönettiği işin başında kalmayı düşünmektedir ve bunun içinde her yolu denemek istemektedir.
Kısacası “kimse kendisini vaz geçilmez sanmasın.
Çünkü mezarlıklar vaz geçilmezlerle doludur!”
Neticede hiç kimse vazgeçilmez değildir. Bunun içinde ne kendinizden ne geleceğinizden ne de yaşamınızdan vaz geçmeyin.
Vazgeçilmezlere inandığınız sürece ondan gelecek her sıkıntıyı yük olarak taşımak zorunda kalırsınız.
Kendinizden vaz geçersiniz. Geleceğinizden vaz geçersiniz.
Bilinmelidir ki; Güneş doğsa da doğmasa da sabah olacaktır. Önemli olan bizlerin her sabaha “vicdanı hür, irfanı hür” bir şekilde uyanmamızdır.
Ali Galip AKYILDIRIM