“Onlar Ki, Hiçbir Yerden Gelip Hiçbir Yere Giderler”
Onlar gündüz kazandığını akşam yiyen, yarına Allah büyük diyen, bulduğuna şükreden, hayata tozpembe bakan, yaşamı renkli kılan, yaşadıkları yere yaşam enerjisi veren ülkemizin en güzel renkleridir.
Onlar ki, şairin dediği gibi;
“hiçbir yerden gelip hiçbir yere giderler
hiçbir yerde otururlar, hiç kimsenin akrabasıdırlar.
hiç kimse nam-ı diğer başıbozukların, aykırılıkların
aşklardan, şarkılardan, şiirlerden ve düşlerden
emekli olduklarına şahit olmamıştır.”
Ve onlar ki, çoğu zaman kapısız, bacasız evlerde, camı naylondan, tavanı yıldızlarla kaplı üstü açık yerlerde, neşe içinde yaşarlar. Bazen bir su kenarındadırlar, bazen yaşamın kıyısında olduğu gibi, bazen bir ormanın kıyısında bazen de bir kentin kıyısın da yaşarlar. Yaşadıkları kente renk olurlar, ses olurlar, kendi güzelliklerini katarlar.
Onlar ki; yaşadıkları şehrin ana rengi, pozitif enerjisidirler.
Yaşadıkları yerlerde siyah beyaz varsayılan yaşamı, yani hayatı tüm renkleri ile yaşayanlar ve bunu gösterenlerdir.
En sıkıldığımız anlarda, hayata güzel bakmayı, her şeyi olduğu gibi kabul etmeyi onlardan öğrenmedik mi?
Onlardan öğrenmedik mi? Hayatın bir şarkı bir dans kadar kısa ama etkili olduğunu.
Ve onlar, yeri geldiğinde “acıyı bal eylediler” acının içindeki tatlıyı gösterdiler. Müzikleriyle, danslarıyla.
O müziklerde, danslarda; hayatın nasıl yaşanması gerektiğini, hayallerini, sevgilerini en içten duygularla anlattılar, yaşadılar, yaşattılar.
“Demem o ki,
Kıyametten önce vardık biz
Kıyamet günüde buradayız
Asilik bulaşmış kanımıza
Uslanmayız.” demiş şair.
Hayatı dolu yaşayan, yeri geldiğinde boş veren, kavgalarında kafa kıran ama asla kalp kırmayanlardır onlar.
Onlar yaşadığı yeri sahiplenen, oranın güzelliklerine kültürleriyle güzellik katan yaşadığımız yerin sokağında, kahvehanesinde, yaşamın her alanında var olanlardır. Onlar bu şehrimizin rengidir, güzelliğidir.
“Biz Romanlar beden yorgunu değiliz ön yargı yorgunuyuz” demişti bir esmer vatandaşımız.
Oysaki
Kimin izlerini taşıyorsa onundur o şehir.
Senin rengin yansımışsa yaşamın her yerine senindir o yaşam ve yaşadığın yer. İçinde sen varsan senindir o şehir.
Renkleriyle, güzellikleriyle, aykırılıkları ile…
Tüm Roman vatandaşlarımızın 8 Nisan Dünya Roman Gününü kutluyorum.
Ali Galip AKYILDIRIM