Öldürülen Her Kadın İnsanlığın Öldürülmesi Demektir

“Muğla’nın Ula ilçesinde, 5 gündür kayıp olan üniversite öğrencisi Pınar Gültekin’in cansız bedeni Menteşe ilçesinde ormanlık alanda bulundu. Gültekin’in öldürülmesiyle ilgili gözaltına alınan şüphelinin, eski erkek arkadaşı olduğu öğrenildi. Katilin ilk ifadesinde cinayeti itiraf ettiği öğrenildi.” Yüreklerimizi yakan, topluma infial uyandıran haber özetle böyle.
Tabi ki yaşanan bu cinayetler yazıldığı kadar basit olaylar değil..
Cinayete kurban giden kadınlardan bahsediyoruz.
Şiddet gören kadınlardan bahsediyoruz.
Birilerinin kafa yapısına göre şekillendirilmek istenen kadınlardan bahsediyoruz.
Her ne kadar kadınlarımızı kutsasak ta, korusak ta içinde ki şiddet duygusunun esiri olan ve cani duygularla fiziki yönden kendisinden daha zayıf olan kadınını döven, yaralayan ve öldüren insanımsı yaratıklar hep oldu ve olmaya devam ediyor.
Gün oluyor en az bir kadın, bazı günler birçok kadın fiziksel şiddete maruz kalıyor ya da öldürülüyor.
Evet, bugün de ülkemiz 27 yaşında genç bir kadının vahşice öldürülmesiyle ayağa kalktı. Hepimiz çok ama çok üzüldük. Duygularımızı ifade edecek söz bulamadık! İnsanlığımızdan utandık.
Bu erkek egemen toplumda, ben şahsen kadınlarımızın kanunlarla korunacağına inanmıyorum.
Kadına şiddet uygulayan bu zihniyet, peygamberimizin kadına ve insan yaşamına verdiği önemi değil, cahiliye döneminin kadını dışladığı hatta kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü kültürü yaşamaktadırlar.
Bu zihniyet Mustafa Kemal’in kadınlara tanıdığı pozitif ayrımcılığı değil, bu çağda kana susamışlığın sapıklığını yaşıyor.
Bu zihniyet Türklerin gelenek ve göreneklerinde kadını yücelten öğretilerin güzelliklerini değil kadını yok sayan, aciz gören, erkeğe mahkûm olan, ne yaparsam yapayım sesini çıkarmayan olarak gören zihniyettir.. Bu zihniyet hastalıklı zihniyettir. Bu zihniyetin insanlıkla uzaktan yakından ilgisi bulunmamaktadır. Her ne sebeple olursa olsun kadına şiddet uygulayanların ne dünya görüşü, ne toplumdaki statüsü şiddet kullananı kurtarmaz. Çünkü şiddetin ve cinayetin siyaseti, statüsü olmaz. Katil katildir.
Her kadın cinayetinden sonra insanlığımızdan utanıyoruz.
Kadınları insandan saymayan zihniyetten tiksiniyoruz.
“Kadınlar kocalarından dayak yedikleri için şükretmeli” diyen zihniyete lanet okuyoruz.
Kadını sadece “cinsel bir obje” olarak gören yobazlardan, sapıklardan nefret ediyoruz. Bunlar yetiyor mu? Asla yetmiyor.
Kadınlarımızı üstü kapalı acziyet içinde gördükçe de yetmeyecek.
“Kadın Allah’ın erkeğe emanetiymiş,
Kadın kutsalmış,
Kadına kalkan eller kırılsınmış,
Kadına ne verirsen sana fazlasını verirmiş,
Kadın en fedakârmış”
Bırakın bu sosyal medya ahkâm kesmelerini. Hepimiz gerçekçi olmalıyız.
Şiddet kadın erkek işi değil. Önce bunu kabul etmeliyiz. Kadının statüsünü kabul etmeliyiz.
Kadının da erkek bireyler gibi hak ve hukuklarının olduğunu kabul etmeliyiz.
Kısacası bu sorun sadece kadın erken sorunu da değil.. Bu insan olma sorunudur.
Cumhuriyet devrimlerinin kazanımlarına sahip çıkılmadıkça, İslamiyet’in kadına tanıdığı haklara saygı duyulmadıkça kadınlarımızın ötekileştirilmeleri ve hep kanunla korunmaları sürüp gidecek. Mesele kadınların kanunla korunması değil eğitimle korunması, geliştirilmesi, erkelerin bu yönde eğitilmesi gerekmektedir.
Cumhuriyetimizin kadınlarımızla ilgili kazanımları adım adım yıkıldıkça, güzel dinimizin kadınlarımıza tanıdığı pozitif haklar uyduruk fetvalarla kısıtlandıkça, cahiliye döneminin ilkel değerleri virüs gibi kendisine yer bulmaktadır. Kadınlarımızın erkekler kadar öz güvenli bireyler olmasını istiyorsak eğitim sistemimizi de gözden geçirmeliyiz.
Kadına şiddeti ve kadın cinayetlerini kınıyorum, lanetliyorum!
Ali Galip AKYILDIRIM