Muhalefet CHP Şekli Şeması Değildir… İyi Partinin Kavramlarıdır!
Bu ülkede muhalefet ruhu 12 Eylülden dayatılan ve değiştirilmemekte inat edilen seçim sistemi yüzünden bir türlü gelişmedi ve gittikçe de geriledi.
12 Eylülden sonra açıkça konuşan bir muhalefet değil de karnından konuşan, iktidarların izinden giden bir muhalefet modeli oluşturuldu.
Hatta öylesine suskun ve ürkek muhalefet partileri gördük ki iktidarların aldıkları en radikal kararların arkasına “seçmen ne der” korkusuyla takılıp, meşru sayılmayacak kanunları bile meşrulaştırmışlardı.
Mesele CHP’nin özellikle son 18 yıldır yaptığı muhalefet “seçmen ne der” muhalefetinden öteye gitmemiştir. Hatta her davranışlarıyla, her kararlarıyla Ak Partiden bir farklarının kalmadığını da söyleyebilirim.
Mesele, bu ülkede insanlarımız sadaka kültürüne alıştırıldı. Yoksul evlere Ak Parti eliyle gıda yardımları yapıldı. Ana muhalefet partisi “hazır balıkla” yaşamanın imkânsız olacağını anlatacağına, buna karşı çıkacağına partisinin belediyeleriyle ve diğere kollarıyla gıda kolileri dağıtmayı, bu yolla da “sadaka kültürünü” yaşatmayı kendilerine görev edindiler.
Ak Parti muhafazakârlığını kullanarak dini siyasette alet ettikçe CHP Ak partiden daha dinci görüntüler vermeye çalıştı, çalıştıkça da yüzlerine gözlerine bulaştırdılar.
Meydanlara çıkıpta temel ilkeleri olan “Laiklik” ilkesini yüksek sesle ve her vesileyle haykıramadılar, anlatamadılar aksine onlarda Ak parti gibi dini siyasete alet etmeye çalıştılar.
CHP’nin ve Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’e saldırılar yapıldıkça tepkilerini basit bir kınamadan öteye taşıyamadılar. Atatürk’ü bile bu millete doğru dürüst anlatamadılar.
İktidar karşısında hep ürkek ve özgüvensiz bir duruşla muhalefet yaptıklarını sandılar.
Son iki yıldır muhalefet boşluğunu her ne kadar İYİ Parti doldurmaya çalışsa da yeteri kadar vekil sayısı ve iletişim araçlarına sahip olmayışı yüzünden yapılması gereken muhalefeti kitlelere duyurmakta zorlanmaktadır.
İYİ Parti kurmayları bu ülkede son yıllarda konuşulmayanları konuşmaya, konuşmalarıyla gündem yaratmaya, AKP politikalarının üstüne üstüne gitmeye başlamalarıyla seçmende gündem oluşturmuş durumdalar.
Çünkü Başta Genel Başkan Meral Akşener ve İYİ Partililer “seçmen ne der” korkusunu aşarak “seçmen de konuşsun, gerekirse bizi eleştirsin” düşüncesiyle hareket etmektedirler.
Hatta hata yapıldıysa çekinmeden kamuoyu önünde özür dileme erdemini bile gösteren bir Genel başkana sahip olmanın avantajını da elinde bulundurmaktadır.
Biliyoruz ki siyaset yer zaman zaman politika üretirken hata yapmakta mümkündür. Siyasette yanılmakta mümkündür. Ama yanılma anında özür dilemek ise en büyük erdemdir. Vatandaşımız görmediği yenilikleri İYİ Partiyle yaşamaya devam etmektedir.
Bence siyasette muhalefet boşluğunu şu an İYİ Parti doldurmaya çalışmaktadır. Bu şekil devam ederler ise bu ülke, 1980 öncesi ülke gündemini belirleyen siyasetçi anlayışına Meral Akşener’le yeniden kavuşacaktır. Meral Akşener’in Bir Demirel, bir Ecevit gibi siyaseti sallayacağı günler yakındır. Demedi demeyin!
Çünkü Meral Hanım da İYİ Partililer de muhalefet yapmanın ülkeyi yönetmek kadar önemli olduğunu iyi biliyorlar.
Bu yüzden de;
Muhalif olmanın tarafların fikirlerine karşı gelmek için nefret suçu işlemek olmadığını,
Muhalif olunan tarafın varsa eğer cehaletine ortak olmak yahut bu cehaletin sahasında söylem üretmek olmadığını, mantıklı temeller üzerinden muhalefet yapılması gerektiğini,
Muhalefetin kendisine zaman kaybettirmek için yaratılan sahte gündemlere karşı bilinçli olması gerektiğini, demokratikleşme hususunda asıl olan meseleleri bir kenara koyup, iktidarın kelime oyunu oynatmasına alet olunmayacağını,
Muhalefetin, muhalif olduğu görüşteki insanları ötekileştirmeden, onları da müzakere sürecine davet etmenin; gerçek bir empatiyi anlayışını geliştirmenin önemli olduğunu,
Muhalefetin “halk için değil de halk ile hareket eden taraf olduğunu,
Muhalefetin siyasal şiddeti desteklemediğini aksine ortak fikriyatla halkla beraber yapılacağını,
Muhalefetin çoğulcu bir kimlikten yana taraf olunduğunu, tek bir kimliği ya da kimlikleri ön plana çıkartıp diğerlerini yok saymamak olduğunu,
Muhalefetin gücünü karşı tarafın hata yapmasının beklenmesinin olmadığını, ülke sorunlarıyla ilgili sürekli politikalar üretmek olduğunu,
Muhalefetin geleceğe dair karanlık tablolar çizen, toplumda umutsuzluk yaratacak taraf olmadığını aksine umudu hep canlı tutmak olduğunu, umutsuzluğun eylemsizlik ve teslimiyet olduğunu,
Muhalefetin dogmatik dünya görüşlerine karşı durmak olduğunu çok iyi bilmektedirler ve uygulamaktadırlar.
Dolayısı ile İYİ Parti hem muhalefet kültürünü yeniden şekillendirmekte hem de halkla beraber sorgulamak kültürünü geliştirmektedir.
İYİ parti kavramları eylemlere, eylemleri de kavramlara dönüştürerek muhalefet anlayışında yeni bir çığır açmıştır.
İşte bu yüzden İYİ Partinin iktidar yürüyüşü son hızla devam etmektedir.
Ali Galip AKYILDIRIM