Kardeşim Dediğim, Gazeteci Saygı Öztürk Ve Kardeşi Vali Refik Arslan Öztürk


Burhaniye’de araştırmacı gazetecilik ödülü Yazar, Sözcü Gazetesi’nin Ankara temsilcisi Saygı Öztürk’e verildi. Ona; “kardeşim” derim. Çabaları ve başarıları beni her zaman heyecanlandırır. Saygı, Hürriyet’in Yerköy muhabiri, ben de Hürriyet’in Kemali’ye muhabiriyim. 1970’li yıllar… İkimiz de haber yağdırıyoruz. Basın ve yerel muhabirler olarak çok dikkat çekiyoruz. Ben Ankara bürosundan Erzurum bürosuna bağlanmıştım. Büro şefimiz Aziz Halkapınar, Saygı Öztürk Ankara bürosuna bağlı olarak çalışıyor. İkimizde Ankara büro şefi Sezai Bayar’ı ağabeyimiz gibi seviyoruz, saygı gösteriyoruz. Aziz Halkapınar, Erzurum’dan ayrılmak istiyor ve yerine bir büro şefi bulması gerekiyordu. Beni aradı;
‘‘Lütfi ben gideceğim gel Erzurum şefi ol’’ dedi ben de çok sevindim. Öğretmenim milli eğitim müdürü ile görüştüm, olur aldım. Aziz Bey’e “Olur” diyeceğim. Yaşamımdan anlattım, benim babam küçükken ölmüş annem büyüttü beni. Ona çok bağlıyım. Eşim Songül olur verdi ancak annem çok duygusal konuştu “Beni bırakıp gitme” dedi ve mahzunlaştı. Tamamen hazırken Erzurum büro şefliğine gidemedim. Gazeteciliği çocukluğumdan beri istiyordum. Üzüldüm ama vazgeçtim Kemaliye’de kaldım. O günlerde Ankara büro şefi Sezai Bayar, Saygı Öztürk’ü direkt Hürriyet gazetesi Ankara bürosuna aldırttı.
Saygı Öztürk’e Neden Hep Kardeşim Dedim
O günlerden sonra çalışıp hem yerel haber üretiyordum hem de Saygı Öztürk’ün çabalarını, başarılarını izliyordum. Sanki ben yapıyordum, kitaplar yazıyordum. Onun için bu yıl Burhaniye Kitap Fuarı’na davetliydim. Saygı’ya orada “Araştırmacı gazetecilik ödülü” verildi. Sanki ben aldım ödülü… O’na sarıldım kardeşim dedim ve konuk yazar olarak Cumhuriyet Gazetesi’ne yazarken yine sevincimi belirtim kardeşim dedim. Saygı, yazıyı okumuş, aradı teşekkür etti. Bende onu bir kez daha tebrik ettim. Saygı, duruşu ile çok sağlam bir gazeteci, yazardır. Her yerde her televizyonda saygı görür, görüşlerini söyler. Çok sağlam duruşu nedeniyle hep ilgiyle, takdirle izlenir… Bu geçmiş süreçte Erzurum büro şefliğine gidemediğim için yerel muhabirlikten gazeteye geçen Saygı’yı sanki benmişim gibi izledim.
Dostum Erzincan Valisi Refik Arslan Öztürk
Saygı’nın ağabeyi Refik Arslan Öztürk, Erzincan Valisi oldu. Çok sevindim. O günler de Erzincanlı Halil Yüksel’in ilgisiyle Vali Bey’in de desteğiyle Erzincan’da bir sergi açacaktım. Erzincan’da o tarihte galeri yoktu. 2004 yılında Erzincan’a atanan Vali Refik Arslan Öztürk çok ilgiliydi. Benim Erzincan fotoğraf sergimi üniversitelilerin gittiği bir kafede yapılabileceğini söylemiş. Bana yardımcı olan Halil Yüksel hazırlık yapmış, fotoğrafları gönderdim, astırmıştı. Sergi hazır hale gelmiş. Biz Songül ile İstanbul’dan Erzincan’a gittik. Serginin açılacağı kafeye gittiğimizde Vali Öztürk orada oturuyordu. Onun çizimlerini ve yazılarını biliyordum, çok takdir ediyordum. Bize çok yakın ilgi gösterdi. Songül ile bizi çok iyi ağırlattı. Sergiyi açıp Kemaliye’ye geldik. Ondan sonra bir iki kez Kemaliye’de gördüm kendisini. Müthiş bir insandı. Çok ilgili, çok içtendi. Ve bugün bile örnek diyebileceğimiz tutumlu bir vali. Devletin beş kuruşunun yanlış yere harcanmaması için çırpınan bir vali. İstanbul’da açtığım Erzincan Sergisi’ne çıkıp geldi. O kadar çok sevindim ki… Emekliliğinde birkaç kez telefonla konuştuk sonra bir daha görüşemedim. Saygı, O’nu “Vali “ kitabında anlattı. O kitapla bir kez daha buluştuk, Songül’de bizim fotoğrafımızı çekti. Sayın valimi rahmetle, saygıyla anıyorum. Biz Erzincanlılar onu unutmadık. Saygı, çok özel bir kitap yaptı. Refik Arslan Öztürk valimi rahmetle anıyorum. Saygı’ya da başarılarının devamını diliyorum. Neden kardeşim dediğimi ilk kez okursa bu yazıdan öğrenecek. Onunla her zaman gurur duyuyorum. Başarıları daim olsun. Benim için yerel gazete, ulusal gazete hiç fark etmez ben içimden geldiği gibi yazarım. Şimdi Biga Çarşamba Postası’na yazıyorum sonra Facebook’ta paylaşıyorum yazıyı. Okurlarım, Bigalılar, Kemaliyeliler okuyor ve belgelenip kalıyor. Benden sonra belki merak eden çıkar çabalarımı, kitaplarımı değerlendirip yazarlar. Anılar denizinde bir tutam. Hepinize selamlar…
Bu Günlerde Okuduğum
Beni okuyanlar neler okuduğumu merak ederler hatta okuduğum kitabı alırlar ve kendileri de okurlar. Bugünlerde Thomas More’nin, Utopıa (Ütopya) kitabını okuyorum. İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkmış bir Hasan Ali Yücel seçkisi. Çok etkilenerek okuyorum. İş bankası Yayınları daha ucuz. Birinci bölümü bitirdim. Mina Urgan’nın değerlendirmelerinden sonra ikinci bölümü okuyorum.
Roman sürüyor. Çok önemsiyorum bu yıl bitmez. Önümüzdeki yıl bitirip yayımlamayacağım. Roman için çok kitap okumam gerekiyor. Ancak ölmezsem bitireceğim.








Eline gönlüne sağlık sevgili hocam 🙏
Sağlık ve mutluluğunuz daim olsun
Selam ve saygılarımla…