Ey Kutsal Devletim; Milletin Hırsızlar Tarafından Soyuluyor Neredesin?
Ey kutsal devletim;
Bu ülkede senin milletinden kullanmadığı internetin, konuşmadığı telefonun, kullanmadığı elektriğin, kullanmadığı suyun faturaları tahsil ediliyor neredesin?
Senin ülkende bir elektrik faturasına kaç kalem hırsızlık sığarsa bizi o kadar soyuyorlar neredesin?
Bir telefon faturasına kaç tane soysuzluk, hırsızlık sığdırmışlarsa bizi o kadar soyuyorlar neredesin?
Akaryakıta kaç kalem soygun sığıyorsa o kadar soyuyorlar neredesin?
Araç muayene istasyonlarında göz göre göre soygun yapılıyor neredesin
Denetim yapılmayan marketler zincirinde ne kadar vurgun varsa zaten sırtımıza yüklemişler neredesin?
İçkide, sigarada rakam bile telaffuz edilmeyecek kadar soygun var neredesin?
Ette, sütte olanlar zaten cabası neredesin?
Ekmeğin fiyatının yüksek kendisinin bir lokma olduğu günleri yaşıyoruz. Yani ekmeğimizi bile göz göre göre çalıyorlar sesimizi duyan yok neredesin?
Ey kutsal devletim şunu bil ki bu ülkede millet konuşmaktan korkuyor. Ağzını açan, geçim sıkıntısından yakınan neredeyse hain ilan edilecek.
Ülkemiz insanı mutsuz…
Ülkemiz insanı umutsuz…
Gençlerimiz işsiz!
Ülkemiz ekonomik krizle kavruluyor.
Ama ne yazık ki sen; derin sessizlik içinde halkının soyulmasına sadece seyirci kalıyorsun.
Öyle bir sistemde yaşıyoruz ki, her geçen gün zengin daha zengin, yoksul daha yoksul oluyor.
İnsanlar evine ekmek götürmek için eşyalarını satıyor.
Ne gören var ne duyan.
Aydınlık günler yaşayacağımız yerde insanımız ışıklarını bile açamıyorlar. Çünkü elektrik şirketleri Allahsızca soyuyorlar.
Vatandaş karanlıkta yaşayacak duruma geldi.
Sen sessiz kalıyorsun sen devlet olarak sadece seyirci olmuşsun!
Bu millet bir ses duymak istiyor!
Bir ses duymak istiyoruz…
Halkına cesaret veren soyguncuya, fırsatçıya, Allahsız, vicdansızlara korku salan bir ses…
Yani halkının yanında olan devletin sesini duymak istiyor.
Ama nafile.
Bir ölüm sessizliği hüküm sürüyor sanki.
Arada bir “ sabrımızı test etmeyin, halkın ekmeğine el uzatmayın” diyen davudi bir sesle sessizliğin bozulmak istendiğini duyar gibi oluyoruz sadece…
Ama sermaye bildiğini okumaya, halkı soymaya aynen devam ediyor.
Açların, yoksulların çıkardıkları ses dünyanın her yerinden duyuluyor da bir tek ülkemizden kimse duymuyor.
“İnsan arıyorum” diyen filozof İskender gibi, düşmüşüm yollara ben de “aşımızı, ekmeğimizi, emeğimizi koruyacak devletimi arıyorum.”
Devletimi ararken bu milletin yokluk ve yoksulluk içinde can havliyle çırpındığını görüyorum.
Görüyorum bir millet ekmeğini, emeğini koruyacak devletini arıyor!
Devleti ölmüş mü, sağ mı, kimse bilmiyor. Seni yönetenler ölü mü sağ mı bilmiyoruz.
Devleti arıyorum mecnun gibi her yerde…
Devletimi arıyorum Meclis binasında.
Devletimi arıyorum Ankara’da görkemli saraylarda…
Devletimi arıyorum, kırmızı plakalı lüks arabalarda.
Devletimi arıyorum uçan saraylarda.
Esen rüzgârlardan halkın açlık nefes kokusu yayılıyor Ankara’nın üstüne,
Soyguncular cirit atıyor ülkenin her yerinde
Devletimi arıyorum bu soygunlara dur desin diye…
Devletimi arıyorum, insanlar evlerine ekmek götürsün diye..
Bu millet “Açız, geçinemiyoruz” dedikçe,
“Bakın camiler yaptırıyoruz” diye cevap veriliyor.
Bu millet “Yok yoksulluk içindeyiz” dedikçe,
Diyanet “namaz kılmayanı şeytan” ilan ediyor. Başında ki adam minbere kılıçla çıkarak yüreklere korku salıyor.
Millet “İlaç alamıyoruz” dedikçe,
“Yollar, köprüler yapıyoruz” diyorlar.
“Kendinize yaptığınız kadar bizler de zam yapın” diyoruz.
“Kaynak yok” diyorlar.
“Battık” diyoruz,
“Ekonomi süper, Kanal İstanbul’u yapacağız” diyorlar
Bankalar vatandaşın gırtlağına basıyor,
“Büyüme hızımız rekor kırıyor” diyorlar.
Artık şunu görüyorum ki;
Devlet, “Ümmet” diye diye milleti soyanları, “Din” diye diye halkı açlığa mahkûm edenleri görmüyor.
Seni yönetenler bilmiyorlar ki, en iyi dinin insanın karnını doyuran din olduğunu!
Seni yönetenler bilmiyorlar ki “Komşusu aç yatarken tok yatanın insan olmadığını”
Seni yönetenler bilmiyorlar ki, bu yenilen kul haklarının bir gün yiyenlerin burnundan fitil fitil geleceğini
Ve artık bizler; zenginlerin zevklerinin, garibanların gözyaşlarıyla satın alındığını biliyoruz.
Ve artık bizler biliyoruz ki, halkı yoksul olanın satın alma gücü yoktur da, satın alınma gücü çoktur.
Ve bizler artık biliyoruz ki, bu ülkede yaşlanıp ölmeyen tek şey yoksulluktur!
Ve artık öğrendik ki ülkemizde vatandaşa “yasak” olanların, büyük adamlara “yasal” olmasındaki sır parada gizlidir. O yüzden zenginin kanunu var. Yoksulun kaderi.
Ali Galip AKYILDIRIM