Ali Galip AKYILDIRIMYazarlarımız

Ey Gazi Paşam!

Sen, kıt imkânlarla, yoklukla, yoksullukla mücadele eden bir milletle Kurtuluş Savaşını kazanıp Türklüğü yeniden tarih sahnesine çıkardın. Adına “Türk Milleti” dedin.

“Bu milletin vatanı Türkiye’dir. Türk vatanında, Türk bayrağı altında yaşayan herkes Türk’tür” dedin…

Sen bize Türk Milleti’nin bir hanedan ürünü değil, geçmişi Orta Asya’dan gelen asil bir kan olduğunu öğrettin.

Bunu öğretirken de “Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur” dedin.

Tüm bunlara rağmen, Sevr ile parçalanan Mondros ile orduları dağıtılıp, başkenti, toprakları, silahları teslim edilen ve bu antlaşmaları yapan son Osmanlı Sultanına hala sahip çıkıp sana hakaret edenler var.

Sen ölümü göze alarak bir avuç inançlı dava arkadaşlarınla derme çatma bir vapurla Samsuna doğru yol alıp vatanı nasıl kurtarabileceğinizi düşünerek Samsun’a çıkışını hala Son Sultan Vahdettin’e bağlayanlar var. Seni Samsun’a vatanı kurtarmaya memur etmiş gibi gösterme ve senin sultana ihanet ettiğini söyleyenler milli günlerde televizyon kanallarında kanal kanal gezip halkı kandırıyorlar. Bunlar hala “bu ülkede Türk yoktur” diyebiliyorlar.

Senin “Ne mutlu Türk’üm” diyerek bu milleti onurlandırdığın sözünü her yerden kazıyarak kaldırdılar.

İçimizde aydın diye geçinenler, sözde gazetecilik yapanlar bu milletin bireylerini mezheplere ayırıp, yıllardır kardeşçe yaşayan; aynı havayı soluyan, aynı kaynağın suyunu içen, aynı uzun hava ile ağıt yakıp, aynı horon ile bayram eden, düğünler de el ele; yaslarda omuz omuza duran bu insanları etnik kimlikle bölmeye çalışıyorlar. Zehir kusuyorlar. Buna da düşünce özgürlüğü diyorlar

Ey Gazi Paşam;

Senin bizlere bıraktığın Türk Milleti onurunu beğenmeyip ümmet olma yolunda koşar adım gidenler, herkesi kendilerine benzetmek için devletin her imkânını kullanıyorlar. Kimisi şeriat istiyor, kimisi hilafet..

Bin bir emek ve eziyetle kurup bizlere emanet ettiğin ve muasır medeniyet seviyesini hedef olarak gösterdiğin eğitim hedeflerimiz şeyhler ve tarikatlarla yürümekte bunlar eğitimde çözüm ortağı olarak görülmekteler.

Ey Gazi Paşam;

Bu ülkede okuma yazma oranı artsın, vatandaş cahil kalmasın diye harf devrimi yaptın, okuma oranı yüzde yüze yaklaştı. 4-5 yaşında ki çocuklar bile sular seller gibi okuyorlar, ama gel gör ki, “ Harf devrimi ile Atatürk bir gecede bu milleti cahil bıraktı” diyorlar. Senin karatahta başında başöğretmenlik yaparak milletine öğrettiğin 29 harf bozulmaya yüz tuttu. Osmanlıcaya dönelim diye kampanyalar düzenleniyor.

Bilesin istedim, sen Türk Milletinin emeği ile fabrikalar kurdun, gururumuz olan bu fabrikaları ellere sattılar.

Sen tek bir ağaca kıyamazken ormanları satıp, villalar yaptılar. Ülkemizin akciğerlerin maden şirketleri tarafından yok ediliyor.

Senin kendi ellerinle gece gündüz uğraşıp kurduğun Ankara Orman Çiftliğini babalarının çiftliği gibi kullanıp, güzelim ağaçları yok ettiler. Üzerine saraylar diktiler. Şimdi de binlerce dönümü üzerine oto park yapacaklarını söylüyorlar.

Dünya’nın incisi İstanbul’u, turist cenneti olması gereken İstanbul’u çarpık kentleşme ile cehenneme çevirdiler. Betonlaştırdılar. Tarihi camiler bile gökdelenlerin gölgesinde kaldı.

Sen yurt dışından gelen tüm ürünlere, Türkçe İsim bulunmadan satışa izin vermezken bazıları Türkçemizi yok ettiler.

“Köylü bu milletin efendisidir” derdin. Köylüyü üretimden uzaklaştırdılar. Kendi kendimize yeten bir ülke iken artık samanı bile yurt dışından alıyoruz

 Bereketli Türk vatanın da kurduğun örnek çiftlikleri talan edilip, şehit kanları ile sulanan topraklarımızı yabancılara sattılar.

Senin gurur duyduğun Türk Silahlı Kuvvetlerini haçlı ordularına, yani NATO’ya sokup, ABD’nin dünya bekçisi yaptılar. Asker yetiştiren okullar kapatıldı. Savaş anında veya yurt savunmasında yaralanan askerlerimizi tedavi eden askeri hastane sivilleştirildi.

 Ey Gazi Paşam;

Hangi birini yazayım.

Cumhuriyetin öğretmeni olması gerekirken,  siyasi partinin öğretmenleri olanları mı?

Zor zamanlarda her birinin birer Hasan Tahsin olması gerekirken, kalemini satan gazetecileri mi?

Bilim merkezi TUBİTAK’ın başına Hayvanat Bahçesi müdürünün atandığını mı?

Çağdaş medeniyet yolunda öğrenciler ve nesiller yetiştirmesi gereken okullarımızın büyük çoğunluğunun İmam Hatip Okullarına dönüştürüldüğünü mü?

“Adalet Mülkün temelidir” diyerek adaleti ne kadar önemli olduğunu anlatmana rağmen adaletin tartışılır olduğunu mu?

“Kanla irfanla kurduğunu” söylediğin cumhuriyetine “90 yıllık enkaz” dediklerini mi?

Cumhuriyetimize “reklam arası “dediklerini mi?

Senin kurduğun Parlamenter yönetimin kalbi olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin etkisizleştirildiğini mi?

Üzgünüm ki; bütün bunları ve daha fazlasını adını öğrettiğin Türk Milleti hem seyretti, hem alkışladı hem de onayladı.

Üzerimize ölü toprağı serpilmiş gibiyiz.

Tıpkı 1919’da senin Samsun’a çıktığın günlerde ki gibiyiz…

Bu milletin milletvekili çıkıp “Yeniden Kuruluş Anayasası” yapacağız diyebiliyor.

Bir cami imamı çıkıp “Yeni anayasa şeriata göre hazırlanmalı” diyor.

Bir üniversite rektörü gençleri anlayacağına “bir gece vakti gelip işinizi bitiririz” diyebiliyor.

Cumhuriyetimizi emanet ettiğin gençlere “hain, terörist”  deniliyor.

Mehmetçiklerin hala sınır dışında şehit düşüyor, hala şehit cenazeleri yurdun dört bir yanına gönderiliyor. Ne yazık ki hepimiz seyrediyoruz.

İtiraf etmeliyim ki; seni, seninle beraber ölüme koşanları, vatan için canını yok sayanları, cephe de bebesinin yorganını alıp cephaneye örten analarımızı, ölen öküzünün yerine kendisi geçen Elif bacımızı, Sütçü İmamımızı, Diyap ağayı, Hasan Tahsin’i arıyorum. Arıyoruz…

Ey Gazi Paşam;

 Tüm bunları sana niye mi yazdım?

Çünkü bu ülkede artık neredeyse herkesin gözü kör, kulağı sağır olmuş.

Aydınlarımızın çoğu “karanlık” olmuş…

Makam mevkiinin göz kamaştıran nimetleri ve paranın sesi her türlü değerimizin üstünü örtmüş.

Milletin suskun, milletin açlıktan ve yoksulluktan harap ve bitap düşmüş, perişan olmuş. İşsizlik ve yoksulluk milletini intiharlara sürüklüyor.

Sonumuzun ne olacağını bilmiyoruz?

Ahvalimizi arz ediyor, ellerinden öpüyorum…

Ali Galip AKYILDIRIM

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.

The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.

Başa dön tuşu