Siyaset

CHP’li Erkek: “Cevabı Verilemeyen Sorulardan Korkulur!”

CHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek bir basın toplantısı yaptı.

Muharrem Erkek şöyle konuştu;

Değerli Basın Mensupları,

Osman Kavala tam 1261 gündür, yaklaşık 3,5 yıldır cezaevinde. Hukuk reformu diyenlere sormak istiyorum. Bir insanı hakkında verilmiş bir ceza kararı olmadan, hakkında verilmiş bir mahkûmiyet hükmü olmadan 3,5 yıl nasıl cezaevinde tutabiliyorsunuz. AİHM 10 Aralık 2019 tarihinde derhal salıverin dedi. Hukuksuzluk var dedi, adaletsizlik var dedi. AİHM kararını uygulamadılar. Mahkemenin bağlı olduğu Avrupa Konseyi daha bu yıl 25 Ocak 2021’de “bu karar bağlayıcıdır, salmak zorundasınız, tahliye etmek zorundasınız” dedi. Dün AK Parti Genel Başkanı Erdoğan “Avrupa Birliğine tam üyelik hedefimizdir” diyor. Bu zihniyetle mi Avrupa Birliğine tam üye olacaksınız? Her zaman söylediğimiz gibi adalet bir söylem meselesi değildir bir eylem meselesidir. Hukuksuzca içerde tuttuğunuz insanları tahliye edin. Vatandaş adaleti yaşasın, hissetsin, görsün söylemde kalmasın adalet.

Değerli basın mensupları, CHP olarak geçtiğimiz hafta Yalova’daydık, Kars’taydık, Karabük’teydik, Sinop’taydık, Malatya’daydık, Adıyaman’daydık. Her yerdeyiz. Memleketimizin her köşesinde çalışıyoruz. Sokakta vatandaşlarımızla dertleşiyoruz, onları dinliyoruz. Esnafımıza, çiftçimize, kooperatiflerimize gidiyoruz, meslek odalarımıza, derneklere gidiyoruz dinliyoruz ve çözüm önerilerimizi anlatıyoruz, paylaşıyoruz. Buradan iktidara sesleniyorum, sokağa çıkın, sokağa çıkın artık sokağa, esnafı dinleyin, insanları dinleyin, insanların dertleri çok büyük.

Milletvekili arkadaşlarımızla Yalova’daydık. Yalova’da pazarda dolaşıyoruz pazar esnafı o kadar haklı bir tepki koyuyor ki, o kadar haklı bir soru soruyor ki, diyor ki “bu virüs büyük marketlerde insanlara bulaşmıyor da pazarlarda mı bulaşıyor” diyor. “Bizi kapatıyorlar büyük marketleri açıyorlar” diyor. Vatandaşında aleyhine diyor. Kan ağlıyor esnaf. Yine bir esnaf “açıyoruz, zaten iş güç yok, günde 40 lira, 50 lira kazanabiliyoruz onu da gidiyoruz her ay Bağ-Kur primi için SGK’ya ödüyoruz” diyor. “Ne yiyip ne içecek çoluğumuz çocuğumuz” diyor. Başka bir işyeri sahibi “22 kişi çalışıyorduk, ben ve oğlum dahil, 21 kişiyi işten çıkartmak zorunda kaldım oğlumda işsiz kaldı, işyerimi de kapattım” diyor. Bakın Konya’da bir insan ekmek teknesini yaktı. Bir insanı ekmek teknesini yakacak duruma getiren bu acı tablonun sorumlusu kim? Tabi ki, sorumlusu Erdoğan, sorumlusu bu kibir dolu saray iktidarı. İnsanlar intihar ediyor, insanlar ölüyor. Lebalep kongreler yapanlar acaba nasıl bir vicdanla, nasıl rahat gece uyuyabiliyorlar. Eğer bu memlekette kanun önünde eşitlik olsaydı, adalet olsaydı siz o lebalep kongreleri yapamazdınız. Bakın Norveç Başbakanı biraz kalabalık doğum günü kutlaması yaptığı için polis geldi ceza kesti. Ve ne dedi Norveç Başbakanı, “itiraz etmiyorum, haklı bir cezadır” ve şu ifadeyi kullandı. “Norveç halkı bireylerinde hata yapabileceğini ve hata yapan bireylerin bunun bedelini ödemekle yükümlü olduğunu biliyor.” Evet, işte bunu bildiğiniz zaman hukuk devleti olduğunuz zaman kişi başına düşen milli gelirinizde 80 bin dolar oluyor. Norveç’te kişi başına düşen milli gelir 80 bin dolar civarlarında. Şimdi düşünebiliyor musunuz, bizim polisimiz gidecek o lebalep toplantıları yapanlara ceza kesecek. Sokakta ama gariban vatandaşa cezalar kesiliyor. Bugün insanlar ölüyorsa, bugün eğer biz Avrupa’da vaka sayısında birinciysek bunun sorumlusu bu lebalep kongreleri yapan iktidardır. Daha öncede söyledik mevcut saray iktidarı lebalep hukuksuzluk içerisinde yaşamaya devam ediyor.

Türkiye bugün yönetilemiyor değerli basın mensupları ve maalesef memleketin başına gelen en kötü şey bu kibir dolu saray iktidarı. Dün açıklama yapıyor Sayın Erdoğan, kısmi kapanma diyor, tedbirleri anlatıyor. Ama yeni hiçbir şey yok. Hep soyut ifadeler, hep geçmişte yaşanılanlar. Evet, kapanmamız gerekiyor. Özellikle sizin sorumluluğunuz, sizlerin hataları sebebiyle vaka sayıları o kadar arttı ki insan sağlığı her şeyin üstündedir. Tabi ki kapanmamız gerekiyor ama esnafımız için, emeklimiz için, işçimiz için ne öneriyorsunuz, onlar için ne yapacaksınız, nasıl destek olacaksınız? Somut bir tek şey yok. Asgari ücretle çalışıyor işçi. 10 milyon işsiz var. Pandemi döneminde 10 milyonu da aştı işsiz sayısı. Bu işsizler için ne yapacaksınız? Dün açıklamada hiçbir şey yok. Kafeler, kıraathaneler, spor salonları, düğün salonları kapanacak diyorsunuz. Zaten kapalı uzun zamandır. Kapalı kalmaya devam edeceksiniz diyorsunuz. Peki, bu esnaf için, bu insanlar için ne yapacaksınız, onlara nasıl destek olacaksınız? Dünyadaki bütün güçlü sosyal devletler, ekonomisi düzgün ülkeler har vurup harman savurmayan, israf yapmayan ülkeler evet kapatıyorlar ama esnafına da karşılıksız ciddi destek oluyorlar. Biz niye olamıyoruz? Bu iktidar niye olamıyor? Bizi yöneten hükümet niye olamıyor? Çünkü biz soru sorduğumuz zaman o sorulara bile cevap veremeyen bir iktidarla karşı karşıyayız. 128 milyar dolar nerede? İşte bu kapanma döneminde bu soruya cevap verilebilseydi, kapanma döneminde esnafımıza da destek olabilirdik herhalde. Diyor ki, iktidar, Canikli, “bu para Türk halkının evinde”. Şimdi ben sormak istiyorum, acaba sizlerin evinde var mı böyle bir para, böyle bir destek? Esnafın evinde var mı, emeklinin evinde var mı, çiftçinin evinde var mı, işsizin evinde var mı? Kimin evinde bu 128 milyar dolar? Türk halkının evinde imiş.

Evet, öyle bir iktidarla karşı karşıyayız ki, pandemiden, vaka artışlarından, mevcut tablodan 84 milyon sorumlu. Evet, böyle diyorlar. İktidar günahlarına halkı ortak etmek istiyor, kendisine suç ortağı arıyor ama nafile. Artık gerçek gün ışığı gibi ortada.

Değerli basın mensupları, çok haklı bir soru sorduğumuz için günlerdir muhalefet ağır baskı altında. 128 milyar dolar nerede diye soruyoruz. Bunu sormak bizim anayasal görevimiz. Anayasa ne diyor, siyasi partiler kanunu ne diyor? Siyasi partiler siyasi faaliyette bulanacak, siyasi partiler siyasetçiler soru soracak. Bizde iktidara soruyoruz 128 milyar dolar nerede? Bugün itibariyle 40 ilde astığımız afişler, astığımız pankartlar indirildi, toplatıldı ama önemli olan kanunsuz emirlerle onları toplatmak değil, önemli olan bu haklı soruya cevap verebilmek. İl, ilçe başkanlıklarımıza giriyorlar. Ana muhalefet partisinin il, ilçe başkanlıklarına giriyorlar. Çok açıkça buradan ifade ediyorum, bugün itibariyle valiler, cumhuriyet savcıları, mülki amirler açıkça suç işliyorlar. Çünkü kanunsuz emir veriyorlar. Polislerimiz için dikkat ederseniz bir şey söylemedim neden? Çünkü onlara yazılı talimat veriliyor. Yazılı talimatı onlar yerine getirmek zorunda. Valiler, cumhuriyet savcıları, mülki amirler açıkça suç işliyorlar, kanunsuz emir veriyorlar ve zorla uygulatıyorlar. Bu büyük bir hukuksuzluktur, bu demokrasiye ağır bir darbedir. Cevabını veremediğiniz için mi bu kadar korkuyorsunuz? Sarayın duvarları arasında korku o kadar büyümüş ki bu kadar haklı bir soruya dahi cevap veremiyorlar. Erdoğan’ın Türkiye’yi getirdiği ileri demokrasi işte bu. Muhalefet yapmak suç, soru sormak suç. Erdoğan’ın ileri demokrasisi. Ama biz sormaya devam edeceğiz hiç kimsenin endişesi olmasın. Çünkü bu milletin parası, çünkü bu milletin hazinesi. Bizde milletin vekilleriyiz, milletin vekilleri olarak bu soruyu sormaya devam edeceğiz.

Değerli basın mensupları, partimize bir dava açıldı. Sosyete damat Sayın Berat Albayrak partimize manevi tazminat davası açtı 500 bin lira bedelli. 500 bin lira talep ediyor partimizden. İstanbul Anadolu 29. Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldı dava. Bu davayı herkes takip etsin. İstanbul Anadolu Adliyesi 29. Asliye Hukuk Mahkemesinde 128 milyar dolar nerede diye sorduğumuz için açıldı bu dava. Bu dava dilekçesinin içeriğinde enteresan şeyler de var. Mesela diyor ki, bu soruyu niye soruyorsunuz, benim kişilik haklarımı niye zedeliyorsunuz, paranın akışını, her kuruşunu herkes izleyebilir, takip edebilir diyor. Vatandaş izleyecek bu paranın akışını, nasıl takip edebilecek? Zaten biz takip ettik, bizim uzmanlarımız, ekonomistlerimiz takip etti. Onun için soruyor 128 milyar dolar nerede diye. Çünkü bu para gözükmüyor. Bu davada ibretlik bir dava olarak hukuk tarihine geçecek.

İktidarın durumu neye benziyor biliyor musunuz değerli basın mensupları. Ben har vurup harman savurmuşum, en sonunda evimi satmışım, evimin parasını da yemişim şimdi borçla evin parasını yerine koymaya çalışıyorum borçla. İktidarın durumu bu. 128 milyar dolar Türk halkının evinde imiş. Kimin evindeyse. Yine bir vatandaş düşünün bakkala borçlu, kasaba borçlu, manava borçlu, komşularından, yakınlarından borç almış onları da tüketmiş yemiş şimdi manav, bakkal, kasap ya şu borcunu öde dese ortada para yok. Para piyasada da para vatandaşta değil. Milletin parası nerede? Siz bunu herkes biliyor, bizde biliyoruz suni olarak faizi ve dövizi düşük tutmak için, düşük göstermek için bu milletin 128 milyar dolarını heba ettiniz, sattınız. Bizde diyoruz ki, hangi tarihlerde sattınız, hangi ihaleyle, hangi yöntemle sattınız, hangi kurdan sattınız, kimlere sattınız çıkın açıklayın. Afişleri, pankartları toplatacağınıza, o afişlerde, pankartlarda yazan soruya cevap verin millet sizden bunun cevabını bekliyor. Kimler aldı bu paraları? Bir kısmı yabancıda mı, değil mi, hangi yöntemle sattınız? Millet paranın her akışını takip edebilirmiş. Siz millete bilgi verirseniz, şeffaf, saydam bir yönetim gösterirseniz takip edebilir. Merkez Bankası’nın sitesine girin bakın hiçbir tablo artık gözükmüyor ne ihaleler, ne satışlar, ne döviz kaynakları tablosu hiçbir bilgi yok. Bu korku neden? Aklımıza inanın bir fıkra geliyor. Yine bir memleket düşünün kötü yönetiliyor, patronlu başkanlık sistemi var orada da, kötü bir yönetim var. Vatandaşın biri yazmış duvara hırsız başkan diye. Patronlu başkanlık sistemi var ya orada hırsız başkan yazmış. Polis almış apar topar götürmüş tabi. Tek adam sistemlerinde öyledir götürmüş. Karakolda demiş ki başkana, devlet büyüklerine hakaretten mi beni aldınız? Hayır demiş polis devlet sırrını ifşa ettiğin için seni aldım. Bu korku ne? Devlet sırrı mı bu 128 milyar doların hangi yöntemle kimlere satıldığı? Çıkın açıklayın kardeşim millete hesap verin. Demokrasilerde iktidarlar, yönetenler hesap verir. Saydamlık yoksa, şeffaflık yoksa hesap verilebilir bir yönetim yoksa zaten orada demokrasi yoktur değerli basın mensupları. Amacımız bu zaten demokrasiyi arıyoruz. Demokratik hukuk devletini arıyoruz, namuslu cumhuriyet savcıları arıyoruz, adalet arıyoruz, onun için bu soruları soruyoruz ve sormaya da devam edeceğiz.

Değerli basın mensupları bugün geldiğimiz nokta şu, birileri yandaşlarını ihalelerle, dolar garantili ihalelerle ihya ediyor. Birileri yandaş müteahhitlere milyarlarca, milyonlarca dolarlar aktarıyor. Evet, birilerini dolarlarla, ihalelerle ihya ederken halka da patates, soğan dağıtıyorlar. Geldikleri nokta bu. Aya sert iniş yapacaktık şimdi vatandaşa patates, soğan dağıtıyoruz. Yarattıkları tablo bu. Mahsuni Şerif’i saygıyla anmak gerekiyor ‘Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana’.

Değerli basın mensupları, biz mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Bugün Türkiye’nin her yerinde il başkanlarımızı, ilçe başkanlarımızı, gençlik kollarımızı ifadeye çağırıyorlar niye bu afişleri, pankartları astınız, niye bu soruyu soruyorsunuz diye. Çağırsınlar hiç sorun değil. Her zaman söylüyoruz üyemizden Genel Başkanımıza kadar hangi baskıyı kurarsanız kurun, hangi hukuksuzlukla üzerimize gelirseniz gelin bir santim dahi hiçbirimiz geri adım atmayacağız. Bu demokrasimiz için, çocuklarımızın geleceği için, memleketimiz için bir bedel ödenmesi gerekiyorsa bunu da seve seve önce biz ödeyeceğiz. Sorduğumuz sorudan çok rahatsızlarmış. Öyle. Kibir dolu saray iktidarı ve çevresi 128 milyar dolar nerede sorusundan çok rahatsızmış. Verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı son derece mutluyuz.

Çok teşekkür ediyorum. Soru varsa cevaplayabilirim.

Soru- Libya’ya verilen 150 bin doz aşı konusunda da değerli görüşlerinizi alabilir miyiz efendim? Öğretmenlere de daha yeni verildi biliyorsunuz.

Muharrem ERKEK- Yani biz daha öğretmenlerimizi aşı yapamadık, daha sağlık çalışanlarımızın, doktorların, hemşirelerin, tüm sağlık çalışanlarının aileleri, eşleri, çocukları aşı olamadı, onlar çok uzun zamandır ailelerine bile sarılamıyorlar. Önce onları aşılayın. Yani aşıya ulaşma hakkı yok kendi vatandaşımızın. Biz aşı mı üretmeye başladık da aşı gönderiyoruz sağa sola?

Çok teşekkür ediyorum.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.

The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.

Başa dön tuşu