“Bırakın Adalet Yerini Bulsun, İsterse Kıyamet Kopsun.”
Geçtiğimiz günlerde Adalet Bakanı Gül hâkim ve savcılara “Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun. Bizim yargı mensuplarından beklediğimiz budur. Hiç kimsenin talimatına, telkinine bakarak değil, dosyaya bakarak vicdanınıza göre karar verin, 83 milyon geleceğe daha güvenle baksın” diye seslenmesi gündeme geldi.
Bu açıklama toplumun adalete olan susamışlığının ifadesiydi.
Bundan dolayı vatandaş olarak biz de diyoruz ki;
Adalet karanlıkları aydınlatan ışıktır.
Mezarda bile olsa, mazlumun hesabını soran en büyük güçtür.
Adalet her türlü hukuksuzluğa karşı dünyayı ayağa kaldırmak bu uğurda gerekirse kendini ve gemileri yakmaktır.
Adalet gerçeğin ta kendisidir. Çünkü adalet ya vicdandadır ya da hiçbir yerdedir.
Ruhundan, vicdanından emin olduğun kadar adaletliysen işte o zaman insansın.
Vicdanının sesini dinleyebiliyorsan hiçbir baskı altında kalmadan karar verebiliyorsan işte o zaman adil bir yargıçsın.
Adalet bir duruştur, bir ışıktır, bir vicdandır.
Adalet babasını anasını bile tanımaz. Sadece hak ve hukuku tanır.
Adalet taraf olmuşsa o ülkede kıyamet kopmuş demektir.
Mazlumlar hak ve hukuklarını Allah’ havale etmişlerse artık o toplumda adalet tartışılmaz bile…
İnsanlara adalet için “mahşeri bekleyin” diyorsa bir adalet; O saatten sonra hem yerin altında hem yerin üstünde depremler oluyor demektir.
Aslın da adaletten daha anlamlı bir gerçek yoktur.
Gerçek adalet, denizde ki balığın da, sokakta ki köpeğin de, gökyüzündeki kuşun da, yer altında ki karıncanın da hakkını hukukunu korumak durumundadır.
Adaleti olmayan ülkelerde insanlar beden dilini bile kullanamazlar çünkü yasaktır.
Oysa adalet; Duyarlı ve vicdanlı insanalar için “Susma, sustukça sıra sana gelecek” diye haykırır.
“Bana ne canım memleketi ben mi kurtaracağım?” diyenlere o sıra da mutlaka gelir.
Adalet emir ile hareket etmez, ederse zaten adalet değildir.
Adaleti kimse satın alamaz alınırsa ülkenin onuru, şerefi, haysiyeti biter.
Nice insanlar gördük, bu adaletsiz topraklarda bir gizli el tarafından ne kadar korunmuş olsalar da, gerçek adalet mahşere kadar onların peşlerinde olacaktır.
Zaman geçer ama adalet tecelli eder.
Adalet bilmezlerin de tabutları da herkes gibi el üstünde taşınacak ama asla yüreklerde taşınmadan, insan olarak anılmadan gitmiş olacaklar.
Bu dünya da adaleti kendisinin oyuncağı ve gücü sananlar şimdilik başları ne kadar kalabalık olursa olsun İlahi adalet denen gerçeğin karşısında yapayalnız kalacaklardır. Çünkü orada hiç kimse ayrıcalıklı sayılmayacaktır.
Adaletsizliğe uğrayan hangi dinden, hangi milletten olursa olsun, adaletsizlik karşısında sessiz kalıyorsan sıra sana geldiğinde senin için de sesini çıkaracak kimseyi bulamazsın.
Fransız yazar ve filozof Voltaire “Düşüncelerine katılmıyorum. Ama senin düşüncelerini savunma hakkını sonuna kadar savunurum” demiş. Bu sözüyle Fransız Devrimi ve Aydınlanma hareketine büyük katkısı olmuştur.
Haksızlığa, adaletsizliğe sessiz kalmakla ilgili Rahip Niemüller’in hikâyesi de çok önemlidir. Eminim biliyorsunuzdur. Ama yine de hatırlatmakta yarar var.
Rahip Niemüller’de diyor ki;
“Önce Yahudileri almaya geldiler,
Hiç sesimi çıkartmadım.
Zira Yahudi değildim.
Sonra komünistleri toplamak için geldiler,
Yine sesimi çıkartmadım.
Zira komünist değildim.
Ardından sendikacıları aldılar,
Yine sustum, sendikacı değildim.
Sonunda beni almaya geldiler.
Hiç kimsenin sesi çıkmadı.
Zira beni savunacak kimse kalmamıştı.”
İoannaKuçuradi’nin şu sözüyle yazımı sonlandırmak istiyorum. “Bir tane insan hakkı ihlali vardır, o da kişiye farklı davranmaktır.”
Netice de adalette “senden ve “benden” anlayışı olmaz, olamaz!
Bizde Sayın Bakanın dediği gibi “Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun, bizim yargıçlardan, yargı mensuplarından beklediğimiz budur. Şu ne der, bu ne der, adliyeye gelen insan şöyle telkinde bulundu, şu nasıl bakar, nasıl değerlendirir, bu konjonktüre uygun mu?’ Arkadaş, yargı konjonktüre bakmaz, yargı hatıra bakmaz, yargı birilerinin dediğine bakmaz. Yargı dosyaya, vicdanına, hukuka, Anayasa’ya bakar. Bizim beklentimiz budur. O yüzden adalet yerini bulsun, ne olursa olsun. Yargı mensuplarının yanında HSK vardır, bu millet vardır. Hiç kimsenin tavsiyesine, talimatına, telkinine bakarak değil, dosyaya bakarak vicdanınıza göre karar verin ve 83 milyon huzur içerisinde geleceğe daha güvenle baksın.” Diyoruz.
Ali Galip AKYILDIRIM