Bekir Coşkun’un Ardından…
Ölüm sulu gözlüdür.
Doğum gibi.
Yaşlarla yeşeririz.
O yüzden genellikle ölülerin de neşeli resimleri süsler duvarlarımızı.
Ama yazmışsa bir adam bir ömür boyu, onu yaşatır yazdıkları…
Her yazısında seslenirdi vicdanını kaybedenlere, vicdansızlar karşısında suskun kalanlara..
“Kendinde anlam arama.
Sadece insan olduğunu bil.
O yüzden kula kulluk etme, el etek öpme.” Derdi..
Sokak köpeklerine kıyanlara, her canlıya zarar verenlere seslenirdi..
“Bir başkasını öldüren ölmüyorsa,
O insan değil cellattır.
Onlardan bizim ülkemizde çok var! Derdi..
Namussuzların altın çağını yaşadığı,
Paranın tanrılaştığı,
Kadınların dövülüp öldürüldüğü,
Minicik çocukların ırzına geçildiği,
Sokak hayvanlarına acımasızca kıyıldığı
Sözlerin yalanının gözlerin yılanının itibar gördüğü bu ülkede,
Doğru söyleyenlerin dokuz köyden kovulduğu yıllarda o onuncu köye sığınmıştı.
Yine de her yazısında o onuncu köyü de ona dar etmişlerdi.
Hastalığıyla mücadele ettiğinde bile “kimse denemesin ölmek kolay, zor olan yaşamaktır” Derdi.
Hayata katlanmanın yolu ölümü aşmaktan geçse de, sonsuzdan geldik sonsuza gidiyoruz. Derdi.
Ve hiç kimse bir daha aynı zamanın içinde olamayacak.
Ve her insan öldüğü yaşta kalacak. Bıraktığı resimle ve isimle…
Mecburi hizmettir hayat.
Beğensek de beğenmesek de. Diyerek veda etti sevdiklerine..
Mekânı cennet olsun.
Ali Galip AKYILDIRIM