Ali Galip AKYILDIRIMYazarlarımız

Atatürk Türk Milletinin Kırmızı Çizgisidir

Türk’ün Büyük Atası Atatürk’e saldırılar özellikle 2003 yılından sonra hızlandı..

Kalemini satan gazeteciler ve gazete patronları önce yavaş yavaş Atatürk’e ve en büyük eserim dediği cumhuriyete dokunmaya başladılar..

Baktılar birkaç cılız sesten başka ses çıkmayınca daha da cesarete 10 Kasımları hedef almaya başladılar..

Kalemşorlar kirli kalemlerine sarılarak Ata’ya yas tutmak yakışmaz onu “analım”  demeye başladılar.

Sonra  “anmaya gerek yok”  “anlamaya” çalışalım denmeye başlandı.

Ölümünden o güne kadar,  Ata’ya saygı için 10 Kasımlarda başlıkları siyah beyaz çıkan gazetelerin başlıkları renkli çıkmaya başladı.

Renkli başlılar önce Mustafa Kemal Atatürk’ün

Milletin atası olduğunu unuttular…!

Sonra Kemal’ini sildiler…!

Ata’mın yaşamını izlediler, hafife aldılar. Biri sigarasına takıldı, diğeri içkisine.

Koskoca kahramanın verdiği mücadeleler, cephelerde geçen bir ömrü unutulup videodan maç seyredip, hakem hatası yakalarmışçasına Atamızın özel hayatı yalan yanlış şekilde yazılmaya anlatılmaya ve yıpratılmaya başlandı.

Yapmayın, etmeyin dedikçe bunun adına “insancıl taraf” dediler.

 Hatta Atatürk’e ve en yakın silah arkadaşına “iki ayyaş” bile denildi.

Sessizlik hüküm sürdükçe;

Akit gibi paçavraların sözde kirli kalemleri, engin ardıç gibi aklını çıkardığı atığa karıştıranlar,

“O bir faşistti, O bir diktatördü, o bir din düşmanıydı, o bir eşcinseldi, O karanlıktan bile korkan bir korkaktı. O bir sarhoştu. O bir ayyaştı. O bir zamparaydı. Kurtuluş savaşı bir kurguydu. Annesi genelevde çalışıyordu. Evlatlıklarıyla yatıyordu, O, bu vatana hiçbir hizmette bulunmadı. Çanakkale’de O savaşmadı.  O Kamal’dir, O Mustafa’dır. O aslında Türk bile değildir. O Güneydoğuda katliam yaptı. O Kuran’ı yasakladı. Onun fotoğrafları rahatsızlık veriyor. Her yerden indirilmeli deniliyor. Gençliğe Hitabesi okullardan ve her yerden kaldırılmalı, yasaklanmalı” demeye başladılar. Bu tiplerin sırtı sıvazlandıkça Atatürk’e saldırılar hızla devam etti.

Ve tüm rezillikleri ve alçakça iftiralarıonun kurduğu devlet sadece seyretti.

Çünkü ülkemizde Atatürk’e bu hakaretlere “Düşünce Özgürlüğü” deniliyordu.

Ama ne hikmetsesadece Atatürk’e hakaretler düşünce özgürlüğüydü.

Tüm bunlar yaşanırken iktidar partisinin bir bürokratını eleştirmek bile aslında suç sayılıyordu.

İşin en acı yanı kurucusu olduğu partisi bile türbinden maç seyreder gibi yaşananları seyrediyordu.

Siz Atatürk düşmanları; Atatürk’ü vatanı kurtardığı için, insanlık onurunu milletine yaşattığı için, insanlarımız yönetenlerin kulu olmaktan çıkarıp sözü dinlenen bir birey olma hakkı verdiği için,

Camilerimizde ezanlarımızın okunmasını sağladığı için, bayrağımızın yurdumuzun her yerinde gururla dalgalandırdığı için,

Demokrasi kültürünü ülkemize yerleştirmeye çalıştığı için, Türklerin bu topraklarda Türk olarak anılmasını sağladığı için,

 “Ne mutlu Türk’üm” dediği için, ilke ve devrimleri ile yaşanılabilir bir Türkiye kurduğu için, her gelişmede milletine rol model olduğu için, bu vatan için sözde değil özde çalıştığı için, Çanakkale’yi “geçilmez” yaptığı için,

Ülkemizin düşman çizmesi altında ezilmemesi için, kadınlarımızın düşman askerleri tarafından kirletilmemeleri için sevmeyebilirsiniz!

Ama hakaret edemezsiniz. Çünkü bu halk onunla insan olmanın onurunu yakaladı. Bundan dolayı da Ata’sını çok seviyor.

Siz işbirlikçilerin torunları olarak sevmek zorunda değilsiniz. Ama saygı duymak zorundasınız!

Atatürk’ü sevmenizi beklemiyorum. Sevenleri ona yeter. Arkasından rahmet okuyanları ona yeter. Lütfen bu insanların sevgisine saygısına, düşüncelerine saygı duyun. Ve bu kahramana ve sevenlerine saldırmayın. Bakın siz Atatürk’ü sahipsiz falan sanıyorsanız fena yanılıyorsunuz.

Biliyoruz ki, Atatürk’e düşman olanlar özellikle bu ülkenin varlığına, dirliğine, geleceğine ve milletine düşman olanlardır.

Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşında sömürgeci ve işgalci devletlere karşı ülkesinin ve milletinin bağımsızlığı için mücadele etmiş birine karşı olmak, köleliği kabullenen hastalıklı zihniyetlerden başkası değillerdir.

Unutulmasın ki “cami duvarına işeyen it unutulurda cami unutulmaz”

Kısacası

Atam 1938–1881= 57 yıl yaşadı.

En az dört bin kitap okudu.

Bir ulus yarattı, ulusuna ve dünyaya bir tarih yazdı.

Emperyal güçleri dize getirdi. Birçok milletin özgürlüğüne önderlik etti. Umut oldu.

Yoksa bugün yaşananlar o günkü emperyalistlerin bugünkü torunlarının kuyruk acısı mı?

Ali Galip AKYILDIRIM

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.

The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.

Başa dön tuşu