Yazarlarımız

Aşının Kaç Doz Olacağını Tartışmak Aşıya Olan Kararsızlığı Arttırmasın…

Aşıların güvenlik testleri aşamasında vatandaşlara söylenen genellikle şu oldu:

  • Aşıların yüksek etkili olması için aşının 14 gün ara ile 2 doz olarak yapılması.

Ve Pfizer CEO’su Albert Bourla tarafından aşı hakkında;

  • “Tek doz yapıldığında yaklaşık yüzde 52, iki doz yapıldığında ise yüzde 95’e kadar etkili…
  • Aşıyı yalnızca bir doz olmak çok büyük bir hata” açıklamasının üzerinden ise daha bir ay geçti.

Ama son günlerde aşı hususunda dünyada farklı bir tartışma açıldı.

Yok, ikinci doz 12 hafta sonra olsun hatta tek doz bile yeterli denilmeye başlandı, İngiltere’de.

Ülkemiz de ikinci doz, 28.günde yapılabilir denildi ama ikinci doz aşı olmasın diye bir tartışma olmadı.

Bilim insanlarının açıklamaları da bilimsel kanıtlara göre değil de topun gelişine vurmaya döndü.

Bazı akademisyenler olabilir diyor, bazıları acaba diye bakıyor.

Mesela İngiltere; mecbur olduğunu düşünürken, ABD Ulusal Alerji ve Enfeksiyon Hastalıkları Enstitüsü Direktörü Dr. Anthony Fauci ise bu “12 haftalık” planının ABD’de uygulanmayacağını ifade etti.

Bir hekim olarak ben bile, insanlara aşının olmazsa olmaz olduğunu anlatmaya çalışırken, bu tartışma nasıl bir stratejidir, anlamakta zorlanıyorum!…

Aşı kararsızlığını derinleştireceğinden ve kafaları karıştıracağından korkuyorum!… Neden mi? 

“Aşının tek dozu da yeterli olur” tartışmasını; aşı bulunma çalışmaları aşamasında ve istenilen bağışıklık oranına ulaşmak için gerekli aşı âdetinin tedarik etme güçlüğü hissedildiği anda yapılmasını, kafa karışıklığına sebebiyet vermemesi adına daha stratejik bulurdum.

Üretilecek aşıların miktarları ihtiyacı karşılamazsa ne olacak?  Diye işte o devrede düşünülmeli idi.

Hasta hakları / beklentileri, olağanüstü sağlık ihtiyacı olan durumlarda daha belirginleşir…

  • İnsan hakkı denilince sağlık hakkı, tüm ülkelerde evrensel bir haktır.
  • Sağlık; Anayasa ile güvence altına alınmıştır. “Anayasa / 56. Madde; Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.”
  • Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi: İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesi’ne ülkemizde tabidir.
  • Biyotıp Sözleşmesinin tarafları; tüm insanların haysiyetini ve kimliğini koruyacak; biyoloji ve tıbbın uygulanmasında, ayrım yapmadan herkese, bütünlüklerine ve diğer hak ve temel hürriyetlerine saygı gösterilmesini güvence altına alacaklardır.
  • Hasta Hakları: Sağlık hizmetlerinden faydalanma ihtiyacı bulunan fertlerin, sırf insan olmaları hasebiyle sahip bulundukları ve T.C. Anayasası, milletlerarası antlaşmalar, kanunlar ve diğer mevzuat ile teminat altına alınmış bulunan haklarını ifade eder.

Özetle; pandemi gibi kamu sağlığının önemli olduğu durumlarda bireylerin; sağlık ve hasta hakları ile hastalıklardan korunma ihtiyaçları daha da belirginleşir. Birey; sağlığa ihtiyacının arttığı hallerde, kamu karşısındaki hakları açısından daha güçlü duruma gelir. Bu hak kapsamında, sağlığa ulaşmalarının tek çaresi olan aşının, hala kaç doz olacağının tartışılması bile sağlık hakkının ihlali olarak tartışmalara yol açabilir.

Aşı hakkında açıklama yaparken eksik anlaşılmalara yol açmayalım…

“Aşı kararsızları” başka deyişle “aşı tedirginleri” aşı karşıtlarının 10-12 katına ulaşmışken, bir de aşının kaç doz olacağı tartışmalarının reyting uğruna basın üzerinden yapılması, kafa karışıklığını tavan yaptırmaktan öteye götürmeyecek…

Vatandaşları ise ürkütecek… Çünkü:

  • Ortada bir pandemi var ve her gün bir uçak dolusu insan ölüyorken,
  • Sokağa çıkma yasakları devam ediyor ve
  • “Yasaklar kalkarsa bulaşma artar mı” sorusu ise cevap arıyorken,
  • Vatandaşlar, daha aşı olmaya tam karar verememişlerken,
  • Aylardır basın üzerinden aşı ile ilgili gelişmeleri takip ederken,
  • Medyalarda birçok akademisyen, önce 3. Faz sonuçları görülmeli diyerek onları şartlamışken,
  • Antikor oluşsa da altı ay içinde azalabilir söylemleri olurken,

Aşının kaç doz olacağını tartışmak; vatandaşların nezdinde aşının değersizliğini derinleştirecektir…

Bu kadar stratejik bir husus, magazin haberi seviyesinde tartışılmamalı…

Aşının çok daha fazla bireye, toplumsal bağışıklığın artırılması adına ulaştırılmasının önemi anlatılmalı… Sonra çok uğraşır bu kahraman sağlıkçılar… Vatandaşları, aşı yapmaya ikna etmek için…

Dünya; üretilen aşı miktarlarına göre daha çok kişinin aşıya ulaşması adına “aşı uygulamalarında” strateji değişikliği yaptı…

  • Dünyanın birçok ülkesinde aşılamaların başlaması ile birlikte daha fazla vatandaşın aşı olması sağlanıp, bağışıklık oranlarının yükseltilmesi hedefleniyor. İşte bu sebeple;

Daha çok vatandaşın daha hızlı bağışıklığa ulaştırılması için “tek doz aşı uygulamasını” dünya devletleri önemsiyor.

İşte bu hususu çok net ve anlaşılabilir olarak anlatmak lazım.

Bilim insanları, iletişimin ve elektronik ortamın bu kadar geliştiği bir dünyada, daha öngörülebilir tartışmaların içinde, kafaları daha az karıştıracak zamanlarda bu hususu tartışmalı idi.

Ve bu tartışma o zaman olsaydı, aşı kararsızlarının da sayısını da azaltabilirdi…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.

The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.

Başa dön tuşu