Allah’a Yönelin! Tasavvuf Ve Ahlak


Değerli okuyucular; Tasavvuf; insanı erdemli yapan, faziletli yapan Allah’ın ilmidir, Allah’ın kanunudur. Aslında tasavvuf, herkes için İslâm’ın; kâinattaki tek dînin hayata geçirilmesidir. Kur’ân’daki İslâm’ı yaşamaktır.
Ahlâkın çöküşünde, her şeyden evvel içimizdeki bekçiyi yitirmek söz konusudur. Bu hüviyet ortaya çıkınca, ahlâk yavaş yavaş değer kaybetmeye başlamıştır. Yozlaşma başlamıştır. Yozlaşma, ahlâkın ölmeye başlaması, kurumaya başlaması demektir.
Ahlâk müessesesi en üst boyuta ulaştığı zaman ise, o kişinin nefsinin kalbinde, Allah’ın nurları bütünü oluşturur. Yani nefsin kalbindeki ahlâkı devre dışı bırakacak olan on dokuz tane, on dokuz grup afet; öfke, kin, kıskançlık, haset, düşmanlık, nefret vb. artık yok olmuştur.
Bu afetlerin hepsinin yok olduğu noktada, ihtirasın yok olduğu noktada, bekçi artık içimizdedir. Çünkü bizi suça teşvik edecek olan nefsimizin afetlerinin hepsi yok olmuştur. Sadece suça teşvik edilmemek değil ulaştığımız yer; ulaştığımız yerdeki bütün afetlerin yerini faziletler aldığı için, artık başkalarına yardım için hayatını vakfetmiş bir insan durumuna ulaşacağız, yani insan-ı kâmil olacağız.
İşte bu, bekçinin içimizde olduğu ama bu bekçinin ötesinde, bizi devamlı başka insanlara yardım etmeye, onlar için yaşamaya iten bir müşevvik unsurun, teşvik edici unsurun içinizde yerleşmesi demektir.
Öyleyse ahlâkın üst boyutunda, sadece kötülükten men edilmiş bir insan yok. Allah’ın yasak ettiği fiilleri, sadece o fiilleri işlemekten men edilmiş bir insan yok. Ona sahip, ayrıca ef’âlinin yani fiillerinin başka insanların mutluluğunu oluşturacak bir hüviyet kazandığı bir kâmil insan var artık.
İnsan-ı kâmil; Türkçe tâbiriyle erdemli kişi yani faziletin sahibi olmuş kişi var. Nefsindeki afetler fazilete çevrildiği için başkalarına her an yardım etmeye hazır, her an başkaları için yaşayan bir ahlâklı insan var. Bu sebeple Allah-ü Teala, ahlâkı fazilet olarak değerlendiriyor. Saygılarımla