Allah’a Yönelin! Tasavvuf Hayatı
Değerli okuyucular; Allah’ın en kıymetli hazinesi para değildir, altın değildir, zamandır. Allahû Tealâ zamanı başkalarının mutluluğuna harcayarak mutlu olmanızı istiyor. Eğer hepimiz bunu anlamış olsaydık, bugün aramızda en güzel standartlarda öyle dostluklar var olurdu ki; dışımızdaki insanlar, diğer ülkelerde ki insanlar, diğer dinlerin sahipleri buna sadece hayranlık duyabilirdi. Onlara örnek olabilirdik. Maalesef bugün için iyi bir örnek değiliz. Müslümanların diğerlerinden farkı yok. Hatta maalesef İslam toplumları bazı konularda onlardan bile geride kalmış.
Ali imran-214 Yoksa siz, kendinizden önce yaşayanların başına gelenlerin, sizin de başınıza gelmedikçe, cennete gireceğinizi mi zannettiniz? Onlara (öyle) şiddetli belâ ve sıkıntılar (felâketler) dokundu ki, resûl ve onun yanındaki âmenû olanlar: “Allah’ın yardımı ne zaman?” diyecek kadar sarsıldılar. Allah’ın yardımı gerçekten yakın değil mi?
Hayatınızın odak noktası hep üzüntülerse, siz sadece üzüntülere kendinizi odaklamışsanız hep üzüntü içinde yaşarsınız. Etrafınızdaki insanların size ulaştırabildiği şey, sadece üzüntüyse siz şeytanın elinde bir esirsiniz. Tasavvuf, İslam Dininin hayata tatbikidir. Tasavvuf sizi, üzüntüyü sizin için yok saydıracak bir noktaya ulaştırmakla görevlidir. Bir gün yok olduğunu göreceksiniz. Sonra düşüneceksiniz ki: “Eskiden de vardı bu olay, şimdi de var. Ama ben buna eskiden çok üzülüyordum, artık üzülmüyorum. Hamdolsun ki yaşamın ne olduğunu öğrendim. Kendimi Allah’a yönlendirdim. Allah bana mutluluğu öğretti.” diye konuşabileceğiniz günler gelir.
Tasavvuf hayatı etrafınızdaki şimdi dert olarak düşündüğünüz şeylerin bitmesi anlamına gelmez. Onlar var olmaya devam edecek. Ama onlardan etkilenmemeyi öğretir. Mesela Sahabe. Onların bütün hayatı çilelerle geçti. Ama tasavvuf yani İslâm yani Hz. İbrâhîm’in hanif dîni onlara, o üzüntü zannettikleri şeylerin hava gazı olduğunu öğretti, ıvır zıvır olduğunu öğretti, hiç önemi olmadığı, olmadığını öğretti. Kuran ahlakıyla yaşamayı öğrendiler. Hayata bakış açıları değişti. Sıkıntılar artık onlar için değerli değildi. Onca sıkıntı içinde Asrı saadeti, yani mutluluk asrını yaşadılar. Sıkıntılardan etkilenmediler ve mutluluğun en üst boyutunu yaşadılar. Saygılarımla