Allah’a Yönelin! Sahabenin Fedakarlığı
Değerli okuyucular; Allah-û Teala herkesin mutlu olmasını, herkesin huzur içinde bir dünya hayatı geçirmesini, herkesin cennete girmesini arzu ettiği için Kur’ân-ı Kerim’i indirmiş. Hedef, bütün insanları mutluluğa ulaştırmak.
Tasavvuf; insanlara dertleri dert göstermemeyi başartan ilimdir. Onlar, hayatınızdaki insanların size ters davranmaları, yanlış yapmaları, siz Allah’a güveniyorsanız, Allah sizin dostunuzsa ne yazar ki? Bir düşünün , bir karşılaştırın kendinizi. Sahâbenin yaşadığı hayatla bugün yaşadığınız hayatı bir karşılaştırın bakalım. Ve sorun kendi kendinize. Şu hayatlarından devamlı şikâyet halinde olan insanlara söylüyorum. Sorun kendi kendinize: “Ben onların yaşadığı o günlerde yaşasaydım, acaba onlara katlanabilir miydim?” deyin bakalım kendi kendinize.
Üç yıl aç kalmaya dayanabilir miydiniz, her an düşmanla boğaz boğaza olmaya? Onlar hem aç kaldılar hem savaşlar yaptılar ama hiç yılmadılar. Hiç moralleri bozulmadı. Mutsuzluğu hiç yaşamadılar. Onlar güvendiler. Resûllerine güvendiler, Allah’a güvendiler ve güvenlerinin bedelini aldılar Allah-û Tealâ’dan. Asr-ı saadeti yaşadılar.
Neden Allah’a güvenmiyoruz? Allah bizi sadece mutlu olmamız için yarattı ve bunun sırlarını bizlere öğretti. Allah, mutluluğun kâinattaki tek sahibidir. Hepimizi bir tek sebebe dayalı olarak yarattı; mutlu olalım diye.
Tasavvufu yaşadıkça, başkaları için yaşamayı öğreneceğiz. Başkaları için yapılan fedakârlık arttıkça, bu fedakârlıktan sadece zevk duyan insan olmayı öğreneceğiz. Sahabe büyüklerimiz, onlar öyleydiler. Hepsi başka kardeşlerine yarım etmek için bir yarıştaydılar. Onun için insanların kendilerine eza etmeleri, kötü davranmaları, onların bakmak imkânını bulamadıkları olaylardı. Onlarla meşgul olacak zamanları yoktu. Herkes “Başka birine acaba ben bugün hangi iyiliği yapabilirim?” diye yaşıyordu. Saygılarımla