Allah’a Yönelin! Osmanlı’da Ahlak
Değerli okuyucular; zaman içerisinde terbiyemiz adım adım bozulmuş ve bu ulaştığımız zaman içinde bulunduğumuz devrede artık insanlar bu hiyerarşi kaidelerini, kime nasıl saygı göstermeleri lâzım geldiğini tamamen unutmuş durumdalar. Çocuklar anne-babaya karşı gelebilmekte, evin en yaşlı erkeği pek öyle ciddiye alınmamaktadır. Zaten toplum gerçek anlamda büyük bir erozyona uğramış, ahlâk ve adap açısında büyük kayıplar ortaya çıkmıştır.
Batılı yazarlardan Osmanlı’ya gelip de Osmanlı’nın içinde bulunanlar şöyle söylüyorlar: “Eğer Yahudilerden mal alıyorsanız 3’te 1’ini verin. Müslüman olmayan diğer tebaadan alıyorsanız, onların söylediği ücretin yarısını verin ama Müslümanlardan alıyorsanız, o zaman Türklerden alıyorsanız istenen ücretin %100’ünü verin.” Bu, Osmanlı’da yıllarca kalan batılıların Osmanlı’ya olan hayranlıklarını dile getiren bir müessesesidir.
Bir yabancı gezgin tüccar İstanbul’da, Osmanlı üreticiden mal alıyor. Osmanlı kumaşları kök boyaları sebebiyle dünyaya çok nam salmış kumaşlardır. Daha bu buharlı makineler, büyük miktarda üretim yapan makineler devreye girmeden evvel, Osmanlı kumaşları da dünyada nam salmıştı. Kök boyalarla, ömür boyu boyası solmayan bir kumaş üretimi, o Osmanlı’ya hastı. Hâlâ kök boyaların sırrı çözülememiştir.
İşte bir Osmanlı tüccarı mal satıyor. Yabancı ülkeden gelen tacir top top kumaşları alıyor. Bir topa gelince ansızın bakıyor ki topta bir bozukluk var, hatalı dokuma olmuş. Satan Osmanlı tüccarı derhal topu ayırıyor. Diğeri diyor:
– Neden ayırdın onu?
– Bu, hatalı.
– E hatalıysa onu bana gene ver ama ucuz fiyatla ver.
– Osmanlı diyor ki:
– Hayır, bu kumaş hatalı olduğu benim tarafımdan tespit edildiği cihetle size satılamaz. Hiç kimseye satılamaz.
Diğeri hayret ediyor:
– Neden bana bu kumaşı vermiyorsun?
– Çünkü sana verirsem sen de bu kumaşı ülkene döndüğünde başkasına satacaksın. O zaman bir Osmanlı’nın hatası olan bir kumaşı, ayıplı bir malı başkasına satabildiği gibi bir şayianın çıkması söz konusu olacak. Böyle bir şeye Osmanlı müsaade etmez. Bu kumaş size asla verilmez.
– İyi ama nereden bilecek senin görebildiğin o hatayı?
– Onun görmesi önemli değil, Allah görüyor.