Allah’a Yönelin! Asrı Saadet
Değerli okuyucular; her olayı hiç üzüntü duymadan da geçirmek mümkündür. Allah sizinle beraberse, Allah’ın sizinle beraber olduğuna inanıyor ve O’na güveniyorsanız, başkalarının sonsuz üzüntülere duçâr olacağı olaylar sizi etkileyemez. Siz Allah’ı dost etmişseniz, olaylar sizin üzerinizde bir tesir vücuda getiremez. Takva elbisesi giymiş olacaksınız, bir zırh kuşanmış olacaksınız.
Unutmayın, O’na ne kadar güvenirseniz, O sizi o kadar iyi şartların içine alır. O’na güvenmek asıldır. Ya güvenirsiniz ya da güvenmezsiniz. Eğer güvenmezseniz hayatı boyunca hep hayatından şikâyet eden, devamlı huzursuzluklar içinde yaşayan bir insan olursunuz.
Öyleyse neden o devre “asr-ı saadet” diyoruz? Bu insanlar aç kalmışlar. Ama mutluydular. Biz aç değiİİz. Ama şikâyet ediyoruz. Mutsuzuz.
14 asır geriye doğru dönüp ibretle onlara bakın: Hayatları savaşlarla geçti. Allah için şehit oldular. Şu kadarcık, hayatlarının bir değeri yoktu onlar için, Allah’ın değeri vardı. Ve onlar mutluydular. Ölürken de mutluydular. Allah için şehit olurken de mutluydular.
3/ÂLİ İMRÂN 160: Eğer Allah size yardım ederse, o zaman sizi yenecek yoktur. Ve eğer sizi yardımsız (yüz üstü) bırakırsa, ondan sonra size kim yardım eder. Öyleyse mü’minler, Allah’a tevekkül etsinler (Allah’a güvensinler).
Ali imran-214 Yoksa siz, kendinizden önce yaşayanların başına gelenlerin, sizin de başınıza gelmedikçe, cennete gireceğinizi mi zannettiniz? Onlara (öyle) şiddetli belâ ve sıkıntılar (felâketler) dokundu ki, resûl ve onun yanındaki âmenû olanlar: “Allah’ın yardımı ne zaman?” diyecek kadar sarsıldılar. Allah’ın yardımı gerçekten yakın değil mi? Kur’ân, bir mutluluk kitabıdır. O’nu ne kadar tatbik edebilirsek o kadar hayattayız. Yoksa Allah’a göre bir ölüyüz. Bütün insanlarda Allah’a açılan bütün kapılar, o kişinin Allah’a ulaşmayı dilediği güne kadar kapalıdır, şeytanın bütün kapıları da açık. Öyleyse Allah’a ulaşmayı dileyerek dirileceğiz. Saygılarımla