Allah’a Ulaşmayı Dileyin! Özenmiyor Musunuz?
Değerli okuyucular; Özenmiyor musunuz? Şu Yunus’a, şu Mevlâna Celâleddin-i Rumî Hazretlerine, şu Ahmet Yesevi’ye, şu Hacı Bayram Velî’ye, şu Erzurum’lu İbrâhîm Hakkı Hazretlerine, şu Eşref Rûmi Hazretlerine, şu Hacı Bektaşî Velî’ye hiç mi özenmiyor musunuz? Onlar Allah’ın sevgisini kazanmışlar. Allah dostu olmuşlar, dünya mutluluğunun en zirvesine ulaşmışlar, ahirette de mutluluğunun en güzeline ulaşacaklar.
Kim o insanlar? Onlara bizim halkımız “ermiş” diyor. Ermiş. Onlara sormuyor musunuz nereye ermişler bu insanlar? Cevap açık ve kesin geliyor: “Allah’a ermişler.” Öyleyse neden siz de “Yarabbi! Ben de onlar gibi sana ermek istiyorum.” demiyorsunuz?
Allah dostu olma yolu sadece hidayet adı verilen bir müesseseden geçer. Başka bir yolu yoktur. Öyleyse hidayet nedir? Hidayet; insan ruhunun ölmeden evvel Allah’a ulaşmasıdır. İşte Mutluluk nedir? Mutluluk da budur.
Demişler ki: “Ruh mu? Ruh insana hayat verir. Vücudunuzdan ayrıldı mı ölüp gidersiniz. Kendinizi koruyun. Sakın ruhunuz vücudunuzdan ayrılmasın.” Bu doğru değil.
Ruh çıkınca insan ölmez, gerçekte insan öldüğünde ruh vücuttan çıkmak zorundadır ve çıkar.
Öyleyse, ruhunuzun bir emanet olduğunu, mutlaka Allah’a dönmesi gerektiğini ve bu dönüşün hidayet olduğunu hiç unutmayalım.
3/ÂLİ İMRÂN-73: Ve (Ehli Kitap): “Sizin dîninize tâbî olandan başkasına inanmayın.” (dediler). (Habibim onlara) De ki: “Muhakkak ki hidayet Allah’a ulaşmaktır. (İnsanın ruhunun ölmeden önce Allah’a ulaşmasıdır………..
18/KEHF-17: Allah, kimi Kendisine ulaştırırsa, işte o hidayete ermiştir. Ve kimi dalâlette bırakırsa (kim Allah’a ulaşmayı dilemezse) artık onun için velî mürşid (irşad eden evliya) bulunmaz.
Hidayetse mutluluk demektir. Allahû Tealâ, üstelik bu mutluluğunun; dünya mutluluğunun yarısını, cennet mutluluğunun da 3. katını sizlere garanti etmiş. Saygılarımla…
