Değerli okuyucular; Allah-û Teala herkesin mutlu olmasını, herkesin huzur içinde bir dünya hayatı geçirmesini, herkesin cennete girmesini arzu eder.
Gıptayla, haset arasında çok büyük farklılık vardır. Eğer siz Allahû Tealâ’ya “Ya Rabbi, sen falancaya, falancaya, falancaya ev ihsan eylemişsin. Ne olur bu aciz kulunu da gör. Bana da ihsan eyle. Bu haset değildir. Bu, bir gıptadır.
Ama eğer nefsiniz devredeyse: “Ya Rabbi sen falancaya o kadar para vermişsin, o kadar servet vermişsin, mal vermişsin, onlarınkini geri al, bana ver. Başkalarına o güzelliklerini tahsis etme bana tahsis et. Başkaları, güzelliklerin sahibi olmasın, yalnız ben sahip olayım.” İşte burada haseti görüyorsunuz.
Başkalarını devreye almaktan vazgeçmeliyiz. Başkalarının davranış biçimleri, onların kendi sahalarına girer. Siz, kendi sahanızda at oynatacaksınız. Düşünün ki, sizin hürriyetiniz, başkasına zarar vereceğiniz yere kadar sizi hür kılar. Hürriyetinizi, Allahû Tealâ’nın size sonsuz kullanma yetkisi verdiği iradenizi, başkalarına zarar verecek istikamette kullandığımız anda sahanızı ihlal ettiniz, başkasının sahasına tecavüz ettiniz. Yalnız kendi sahanızda düşünün ve o saha içerisinde kalın.
Bir misal vereyim: Birkaç arkadaş soruyor, “Dilenciler bizden para istiyor ama mesela ben bir tanesini biliyorum ki, benden o parayı aldıktan sonra gidecek içki alacak ve onu içecek. Bunu biliyorum. Bildiğim halde bu parayı ona vereyim mi?” Biz de cevap vermiştik, “Ver.”
Peygamber Efendimiz (S.A.V), hiç kimseyi, hiç bir dilenciyi, kendisinden para isteyeni geriye çevirmemiş. Ama az, ama çok, mutlaka onlara lâzım gelen miktarı, kendisinin imkanı olan miktarı vermiş.
Siz, o parayı ona vermenin sevabını, mükafatını Allah-û Tealâ’dan kazandınız. Ve sizin sahanız burada tamamlandı.
Şimdi gelelim diğer tarafa: O sizden bu parayı aldı ve gitti içki aldı. İşte konunun bu tarafının sizinle alakası yok. Siz, o parayı ona vermenin sevabını kazandınız. Onun o parayı, kendisine zehir alarak kullanması kendisine içki alarak kullanması, sizin probleminiz değil. Saygılarımla
