Değerli okuyucular; bir insan Allahû Tealâ tarafından mutlu olsun diye yaratıldı. Herkes mutlu olmaya namzettir ve mutlu olma hakkının sahibidir. Ne var ki bu hakkı kullanmak, kişiye özel bir durum gösterir yani insanoğlu eğer mutlu olmayı isterse mutlu olacaktır, istemezse mutlu olmayacaktır. Tek başına istemek müessesesi konuyu çözmesi için yeterlidir bir insan için. Mutlu olmanın tekniğini de öğrenmek mecburiyetinde. Allahû Tealâ buyuruyor ki Kur’ân-ı Kerim’de:
6/EN’ÂM-38: Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Sonra Rab’lerine haşrolunacaklar (olunurlar).
Muhtevaya baktığımız zaman her şey, Kur’ân-ı Kerim’in standartları içinde. Mutlu olmak; evet mademki Allahû Tealâ bütün kâinatı insan için yarattı ve insanın emrine verdi, insandan başka yarattığı her şeyi insan için yarattı ve insanın emrine verdi; insanı da Kendisi için yarattı. Öyleyse insandan başka hiçbir şeyi, hiçbir varlığı Kendisi için yaratmamış. Yarattığı her şeyi insanoğlu için yaratmış; en çok sevdiği varlık insan.
Allahû Tealâ’nın insandan istediği tek şey, onun mutlu olması. Ve bunu nasıl sağlayacağının bütün delillerini Kur’ân-ı Kerim’e yerleştirmiş durumda. İşte insanoğlunun o delilleri oradan alıp hayat sahasına geçirmesi, kendi hayatına tatbik etmesi gerekli, uygulaması gerekli. Eğer insanoğlu bunu yapmazsa, uygulamazsa o zaman mutlu olması da mümkün değil.
Düşünün bir kere, sizi yaratan Allah. Sizi o kadar çok seviyor ki sadece mutlu olmanızı istiyor. Ama siz istemezseniz mutlu olmayı, sizi mutlu etmez, kanunları öyle koymuş. Yani her şey sizin dilemenize bağlı. Yetmez, o hedefe ulaşmak için onun bedelini ödemenize bağlı.
İşte mutluluk da 3 ayrı cephede oluşur:
* İç âleminizde dünya saadeti.
* Dış âleminizde dünya saadeti.
* Allah ile olan ilişkilerinizde dünya saadeti.
Ve saadet 2 büyük safha gösterir; dünya saadeti ve kıyâmetten sonra ulaşacağınız ahiret saadeti.
