Değerli okuyucular; Allah-û Teala herkesin mutlu olmasını, herkesin huzur içinde bir dünya hayatı geçirmesini, herkesin cennete girmesini arzu eder.
Şeytan bizi, ona açık kapıları nefsimizdeki afetler sebebiyle verdiğimiz sürece kandırır. Onun yalanlarına kandığımız sürece huzursuz oluruz, mutsuz oluruz. Aslında Allah-û Teala’nın indinde siz de bütün insanlar gibi mutlu olmaya lâyıksınız. Ama şeytanın sizin nefsinize verdiği vesveselere kandığınız sürece, şeytanın yalanlarına inanıp da huzursuz olduğunuz, üzüntü duyduğunuz sürece mutlu olmanız mümkün değil. İşte onun vesvesesidir ki, sizi intikama götürür. Onun verdiği ilhamlardır ki, sizi başkalarına zulmetmeye götürür. İşte o yaptığımız her zulmun karşılığı, başka insanlardan siz de görürsünüz.
Öyleyse kim size bir şey yaptıysa, bu sizin başkalarına daha evvel yaptığımız bir zulmün karşılığını, diğer insanların size ödetmesidir sadece. Ne yazık ki şeytan bütün insanları kandırmaya hala devam ediyor. Ve zulüm bütün insanların üzerinde bir kasırga gibi hala esmekte, hala insanları kasıp kavurmakta, onları cehenneme mahkûm etmekte ve dünya saadetlerine mani olmakta.
Bir tarafta Allah var. Diyor ki: “Ey insanlar sizi çok seviyorum.” Diyor ki: “Ey insanlar, Ben sadece sizin mutlu olmanızı istiyorum.” Diyor ki: “Ey insanlar, eğer mutsuzsanız, bilin ki bu Benim size önerdiğim şeyleri yerine getirmemekten kaynaklanan bir husustur.”
Size söylemek istediğim şu. Bütün mutsuz insanlara sesleniyorum. Siz bugüne kadar nefsinizin dilediği şeyleri yaptınız ve mutsuz oldunuz. Şimdi Allah’a bırakın bakalım. Bırakın O, size sizin beklediğiniz mutluluğu versin. Kendinizi O’na bırakın, Allah’a bırakın.
Eğer Allah-û Tealâ’ya kendinizi teslim ederseniz, O sizi, sizden daha fazla sevdiği cihetle (1), bir de sizi, yarattığı sizi nelerin mutlu edebileceğini en iyi O bildiği cihetle (2), sizi, kendinizi mutlu edebileceğinizden çok daha fazla mutlu etmek imkânının sahibidir. Saygılarımla
