Değerli okuyucular; Allah-û Teala herkesin mutlu olmasını, herkesin huzur içinde bir dünya hayatı geçirmesini, herkesin cennete girmesini arzu ettiği için Kur’ân-ı Kerim’i indirmiş. Hedef, bütün insanları mutluluğa ulaştırmak.
Kuran-ı Kerim’de Allah-û Teâlâ bazı insanlara neden “Şeytanın kulu” diyor? Çünkü insanların kalbi doğuşlarından itibaren afetlerle dolu %100. Ve şeytan bütün afetlere tesir etmek gibi, sadece afetlere tesir etmek gibi bir imkânın sahibidir. Ama zor kullanamaz, size zorla hâkim olamaz, sadece davet eder. Ustaca davetlerde bulunur, siz de bu davete icabet edersiniz.
14/İBRÂHÎM 22: Şeytan, emir yerine getirildiği zaman şöyle dedi: “Muhakkak ki; Allah, size “hak olan vaadini” vaadetti. Ve ben de size vaadettim. Fakat ben, vaadimden döndüm. Ve ben, sizin üzerinizde bir güce (sultanlığa, yaptırım gücüne) sahip değilim. Sadece sizi davet ettim. Böylece siz, bana icabet ettiniz. Artık beni kınamayın! Kendinizi kınayın! Ve ben, sizin yardımcınız değilim. Siz de, benim yardımcım değilsiniz. Gerçekten ben, sizin beni ortak koşmanızı daha önce de inkâr ettim. Muhakkak ki; zalimlere acı azap vardır.”
Şeytan sizin hep başkaları hakkında dedikodu yapmanızı ister. Bazı insanlar bununla da kalmazlar, öylesine hınç duyarlar ki bazı insanlara, onlar hakkında onların yapmadığı şeyleri de yapmış gibi göstererek başkalarına ifade ederler. Bir kısmı der ki: “Hamdolsun ki ben hiçbir zaman başkalarının yapmadığı bir şeyi onun üzerinde bir suçmuş gibi göstermedim bugüne kadar.” Böyle düşünen insanlar, dedikoduyu mübah görenlerdir. Yani “Ben dedikodu yaparım. Herkesin yaptığı yanlışları başkalarına söylerim. Ama o kişinin yapmadığı şeyleri yapmış gibi göstermem.” Bununla kişi kendisini faziletli birisi zanneder. Oysaki yaptığı şey dedikodu. Allah’ın yasak ettiği bir fiil; başkasını çekiştiriyor, küçültüyor başkasının gözünde. Ama doğruyu söylüyormuş! “Kendimden bir ilâvem yok!” diyerek. Saygılarımla