Ben de biliyorum; İnsanlar savaşmak için, savaşlarda ölmek için doğmazlar. İnsanlar yaşamak için doğarlar.
Yaşam hakkının kutsal olduğunu çok iyi biliyorum.
Savaşın, geride babasız çocuklar bıraktığını, dul kadınlar bıraktığını, kolsuz bacaksız insanlar bıraktığını, duymayan görmeyen eksik insanlar bıraktığını çok iyi biliyorum.
Savaşın, savaş sürdüğü sürece yüz ölçümü genişleyen mezarlıklar olduğunu da çok iyi biliyorum.
Ama birileri, senin ve milletinin canına kast ediyorsa, senin barış içerisinde üzerinde yaşamak için bedeller ödediğin coğrafyadan toprak istiyorsa,
Taa 45 yıl öncesinden itibaren bu ülkede yaşayan insanların köylerini basıp bebek, çocuk, kadın, erkek, dede, nine demeden kurşuna diziyorsa, askerini polisini kalleşçe öldürüyorsa, şehirlerde özgürce yaşamayı tehdit ediyorsa, yatırımları engelliyorsa, yapılan yatırımları yakıp yıkıyorsa ve bunları yaparken en acımasız terör etkisini kullanıyorsa, bunlarla savaşmak “ben bu ülkenin insanıyım” diyen herkesin görevidir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti iç ve dış politikasını “barış” üzerine kurmuş bir devlettir. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta barış, dünya da barış” sözü de bu politikamızın ana temelidir.
Biz millet olarak haksız yere savaşmanın cinayet işlemekle eş değer olduğunu çok iyi bilmekteyiz. Ne kimsenin toprağında, ne de sahip oldukları yer altı ve yerüstü zenginliklerinde gözümüz yoktur. Aynı şekil bedeller ödeyerek sahip olduğumuz vatanımızın topraklarında da kimsenin gözünün olmaması da temennimizdir.
Bu gün “Afrin Operasyonu” da tam olarak bunun için yapılmaktır.
TSK Afrin’de toprak kazanmak için değil, terör örgütleri tarafından ele geçirilmiş ve bizim için tehdit oluşturacak topraklardan teröristleri temizlemek ve o toprakları gerçek sahiplerine teslim etmek için oradalar ve bunun için bedel ödeyerek savaşıyorlar.
Bu milletin çocuklarının bu millet için can vermesini hiçbirsiyaset ve siyasetçi siyasi çıkar için kullanamaz. Hiç bir siyasetçi bundan kendisine pay çıkaramaz. Bunun onuru ve gururu ilk önce oralarda şehit düşenlerindir, onların ailelerinedir, orada savaşıp gazi olarak geriye dönenlerindir. Bu gurur askerlerimizi orada yürekten destekleyen ve dua eden milletimize aittir.
Unutmayalım ki bu gün Ortadoğu da savaş isteyen batılı güçler bundan 98 yıl önce Anadolu topraklarından eli boş dönmüşlerdi. Tankları ile topları ile ve haçlı ruhu ile geldikleri Çanakkale’de hayalleri ile beraber toprağa ve denizin serin sularına gömüldüler.
Bu batılı güçler o gün yapamadıklarını bu gün ülkemizi Suriye tuzağına sürükleyerek çıkmaza sokmak istiyorlar ve bunun için çalışıyorlar.Afrin Operasyonu ile bu tuzağın önüde kesilmiş oldu. Bu tuzağa düşmemiş olduk.
“Zeytin Dalı” operasyonuyla orada yaşayan kardeşlerimize yeniden yaşama ve huzur sağlamış olacağız. Sınırımızda tehdit oluşturan terörist belalarından da kurtulmuş olacağız.
Kısacası bu millet için “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır!..”
Bu operasyonu “savaş” diye algılamak, olumsuz propaganda yapmak ancak teröristlerin ekmeğine yağ sürmeye yarar.
Ali galip AKYILDIRIM